
NİKAH
Sözlükte “birleştirme, bir araya getirme; evlenme, evlilik” gibi anlamlara gelen nikah kelimesi fıkıh terminolojisinde, şer‘an aranan şartlar çerçevesinde aralarında evlenme engeli bulunmayan bir erkekle bir kadının hayatlarını geçici olmaksızın birleştirmelerini sağlayan akdi ve bu yolla eşler arasında meydana gelen evlilik ilişkisini ifade eder.
Ailenin temelini teşkil eden evlilik bütün ilahi dinlerde, kadın ve erkeğin kendilerine özgü bir mahremiyet ve paylaşım alanı oluşturmalarına ve insan soyunun devamına katkı sağlamalarına imkan veren yegane meşru ilişki olarak kabul edilmiştir.
Allah Teala Kur'an-ı Kerimde evliliği kendi varlığının ve kudretinin bir delili olarak belirtmiştir: “Onlara ısınıp kaynaşasınız diye size kendi türünüzden eşler yaratıp aranıza sevgi ve şefkat duyguları yerleştirmesi de O’nun kanıtlarındandır. Doğrusu bunda iyi düşünen kimseler için dersler vardır.” (Rum: 21)
Hz. Aişe"den nakledildiğine göre Resulullah (sav) nikah hakkında şöyle buyurmuştur: “Nikah benim sünnetimdir. Kim benim sünnetime uygun davranmazsa benden değildir. Evlenin. Çünkü ben (kıyamet günü diğer) ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim…” (İbn Mace, Nikah, 1/ Hadislerle İslam Cilt 4 Sayfa 31)
Resul-i Ekrem Efendimiz (sav) imkanı olanları evlenmeye teşvik etmiş, evliliğin iffeti korumada ve neslin devamında önemini vurgulamış, evliliğin kalıcı olması ve mutluluk içinde sürmesi için eşler arasında denkliğe dikkat edilmesini ve evlenmeden önce eşlerin birbirlerini görmelerini tavsiye etmiş, velisiz nikah yapılmamasını, fakat mutlaka kadının da rızasının alınmasını istemiş ve evlilik ilişkisinin ciddi bir sebep bulunmaksızın sona erdirilmesinden Allah’ın hoşnut olmadığını belirtmiştir, Sünnette, en az iki şahit huzurunda aleni olarak gerçekleştirilmesi istenen nikah akdi belli bir merasime tabi tutulmamış, ancak evliliğin ilan edilmesi, bir konuşma yapılması, bu vesileyle dost ve akrabaya ziyafet verilmesi, def vb. aletlerle eğlenilmesi tavsiye edilmiştir. Evlilik öncesinde de tarafların birbirlerini görüp tanımaları ve bu arada evlilik için gerekli hazırlıkların yapılması yararlı görülmüştür. (Tdv İslam Ans. Nikah Md.)
Nikah akdinin kurulması ve geçerli sayılması için birtakım rükün ve şartları taşıması gerekir. Şöyle ki; Aralarında evlenme engeli bulunmayan bir erkekle bir kadının veya temsilcilerinin hukuken geçerli iradelerini birbirine uygun biçimde açıklamalarıyla (icap ve kabul) nikah akdi meydana gelir.
Nikah akdinin kurulması yahut bozulması müstakbel bir hadiseye veya zamana bağlanamaz.
Nikah akdine gerek kendisi gerekse velayet veya vekalet ilişkisine dayanarak başkası adına katılan kişinin akıl ve baliğ olması gerekir. Nikah meclisinde hazır bulunan tarafların iradelerini sözlü olarak açıklamaları gerekir.
Nikahlanacak taraflar arasında evlenme engelinin bulunmaması gerekir. Belirli derecedeki kan, süt ve kayın hısımlığı devamlı evlenme engeli niteliğindedir. Din farklılığı, kadının evli olması veya iddet süresi içinde bulunması gibi durumlar geçici evlenme engelleri kabul edilir; bunlar devam ettiği sürece belirtilen kimselerle evlenmek yasaktır.
Nikah akdinin sıhhati için şahitlerin hazır bulunması elzemdir. Eşler için bazı hak ve vecibelerin kaynağı olması ve kadın-erkek arasındaki ilişki için meşruiyet kriteri sayılması sebebiyle evlenme akdinin gizli kalmayıp topluma ilan edilmesi gerekli görülmüştür. Akid esnasında iki şahidin hazır bulunması ilan için yeterlidir.
Bütünüyle kadının malı olan ve evlilik esnasında ödenen para veya malı ifade eden mehir denilen ödemeyi kocanın yapması gerekmektedir. Kur'an-ı Kerim'de kendileriyle evlenilen kadınlara mehirlerinin verilmesi gerektiği belirtilmiş (Bakara: 236-237; Nisa: 4, 24, 25; Maide: /5), hadislerde de mehirle ilgili fıkhi hükümlerin ayrıntıları yer almış, ayrıca evlenmeyi zorlaştıracak tarzda mehir miktarında aşırıya kaçılmaması öğütlenmiştir.(Tdv İslam Ans. Mehir Md.)
Nikah İlişkisinin Sona Ermesi. Evlilik birliğinin eşlerin ölümüne kadar devam etmesi esas olmakla birlikte bazan akiddeki bir eksiklik veya sonradan meydana gelen bir durum yüzünden, bazan da eşlerden birinin veya her ikisinin isteği üzerine nikah ilişkisi sona erdirilebilir. Bunlardan ilki fesih adını alır. Bazı durumlarda nikahın feshi için hakimin hükmüne ihtiyaç yokken bazılarında akdin feshi ancak hakimin hükmüyle mümkün olur ve hakimin hükmüne kadar evlilik bütün muteber sonuçlarını doğurur. Bu noktada nikahı sona erdirecek taraflar arası sözlü davranışların yerine hakimin bu konudaki vereceği kararı esas almakta fayda olduğu göz ardı edilmemelidir.
Mutluluğun ve huzurun kaynağı ailenin kuruluş aşaması olan nikahın resmi olarak kıyılması ondan sonra eğer taraflar arzu ederse dua niyetiyle dini, nikah denilen merasimin yapılması tarafımızca tavsiye edilmektedir. Resmi nikah yapılmadan dini nikah yapılmaması konusunda uyarılarımızı sürdürmeye devam etmekteyiz.
En emin olan Rabbime emanet olunuz.