Cumhuriyet Halk Partisi Amasya Milletvekili Mustafa Tuncer, Et ve Süt Kurumu’nun Sayıştay raporlarına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir konuşma yaptı.
2018 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiş anından itibaren her geçen yılda Et ve Süt Kurumu’nun büyük zararlar etmeye başladığını ve bugün itibariyle de çöküşün eşiğinde olduğunu söyleyen CHP Amasya Milletvekili Mustafa Tuncer, “Kuruluşun 2019 yılındaki net zararı 34,7 milyon lira iken bu zarar 2020 yılında 223 milyon lira olarak gerçekleşmiştir. 2020 yılındaki zararla beraber Et ve Süt Kurumunun 2020 yılı sonu itibarıyla toplam zararı 880,7 milyon liraya ulaşmıştır. Yanlış duymadınız, kuruluşun 2020 yılı sonundaki birikmiş zararı tamı tamına 880 milyon liradır” dedi.
Kurumun 880 milyon TL zararla öz kaynaklarının toplamının üçte ikisini kaybetmiş durumda olduğunu da söyleyen CHP Amasya Milletvekili Mustafa Tuncer, “Ödenmiş sermayesi ve öz kaynak toplamı 1 milyar 304 milyon lira olan kurum 880 milyon lira zararla öz kaynak toplamının üçte 2'sini kaybetmiş durumdadır. Yani, kurum, hazine desteği olmazsa ayakta duracak hâlde değildir.
Et ve Süt Kurumunun zararı 880 milyon lirayı aşmışken borçları ne durumda, ondan da bahsetmek isterim. Sayıştay denetimi sonunda hazırlanan rapora göre kurumun 2019 yılı sonunda toplam borcu 3 milyar 100 milyon liraya çıkmıştır. Bu borcun yüzde 79'unu banka kredileri oluşturmaktadır ve banka kredileri bir yıl vadeli olup kısa sürede kurum çok büyük borç ödemesi altındadır. Hazine destek vermedikçe kurumun bu kredi borçlarını faaliyetleriyle ödemesi mümkün değildir. Kuruluşun 2018 yılı kısa vadeli borçlanması 592 milyon lira iken 2019 yılında yapılan bir yıllık kısa vadeli borçlanması ise 1 milyar 500 milyon lira olmuştur. 1,5 milyar liralık borcun kaynağı ise tam olarak izah edilememektedir. KİT Komisyonunda "Bu kadar büyük miktardaki borcun nasıl yapıldığını ve kaynağının ne olduğunu araştıralım." diyoruz ama maalesef iktidar milletvekillerinin oylarıyla taleplerimiz reddediliyor. Ancak hiç kimsenin şüphesi olmasın, Millet İttifakı iktidarında bu usulsüzlüklerin kaynağını teker teker çıkartacağız ve sorunlular adalet önünde hesap vermekten kaçamayacak” dedi.
Et ve Süt Kurumu gibi BOTAŞ, ÇAYKUR gibi birçok Kamu İktisadi Teşebbüsü’nün de büyük zarar içinde olduğunu söyleyen Tuncer, “Zarar eden ya da büyük bir borcun içinde olan tek kamu iktisadi kuruluşu Et ve Süt Kurumu değil; BOTAŞ, ÇAYKUR gibi birçok KİT borca batık ve büyük zarar içinde. İşin ilginci de KİT'lerde meydana gelen büyük zararların neredeyse tamamı tek adam rejimi uygulanmaya başladıktan sonra oluşan zararlardır. Bu da şunu gösteriyor: Tek adam rejimi bu ülkeye, halkımıza ve kuruluşlarımıza yapılmış en büyük kötülüktür. Et ve Süt Kurumu ve diğer KİT'lerimizin fahiş zararlardan kurtulup yeniden kâr eden kurumlar hâline gelmeleri çok basittir. Bunun yolu derhâl erken seçimdir, çözümü ise Millet İttifakı'nın iktidarıdır ve parlamenter rejimdir” dedi.
Geçtiğimiz ay meydana gelen yoğun kar yağışından dolayı Amasya’da zarar gören seralarla ilgili de milletvekillerine açıklamalarda bulunan Tuncer, “Biraz da bölgem Amasya'dan bir konuyla ilgili bahsetmek istiyorum. Amasya ili merkez ilçeye bağlı Büyükkızılca, Aksalur, Karaköprü, Dadı ve Sevincer köylerindeki domates seraları, ocak ayında yağan yoğun kar nedeniyle iskeletlerinin uçması ya da naylonlarının kesilmesi sebepleriyle kullanılamayacak biçimde zarar görmüştür. Bu bölge, Türkiye'nin en önemli sera domatesi yetiştiren bölgelerinden biridir. Bölgede 6 bin dekar sera bulunmaktadır. Kar yağışı neticesinde 4 bin dekardan fazla sera kullanılamayacak duruma gelmiştir; 2 bin dekarlık sera tamamen uçmuş, 2 bin dekar seranın ise naylonları zarar görmüştür. Bu zarar tamamen görülen bir zarardır ve kullanılmaları mümkün değildir. 1 dekar seranın yeniden yapım maliyeti 180 bin TL ile 200 bin TL arası olmaktadır. Naylonun metresi ise 60 TL'dir. Bölgenin gördüğü zarar ise toplam sera miktarının yüzde 75'inden fazladır.
İlgili kurumların yapmış olduğu zarar tespitinde çıkan rakam 420 milyon lira civarındadır. 2021 yılının kurak geçmiş olması nedeniyle çiftçinin ettiği zarar da dikkate alındığında kar yağışı nedeniyle oluşan zararları üreticinin karşılama imkânı ve ekonomik gücü yoktur. Ayrıca bu seraların 2022 yılında domates üretiminde kullanılabilmesi için mart ayı içerisinde yeniden yapılıp tamamlanması gerekmektedir, aksi takdirde ülkemiz yaklaşık 1 milyon ton domates üretimini feda etmiş olacak. Bu durum domates fiyatlarına ve ülke ekonomisine doğrudan etki yapacaktır. Kaldı ki domates fidesi bağlantılarını yapıp bedelini nakit, çek ve senetle ödeyen üreticilerimiz bu yönden zarara uğrayacaklardır. Bu nedenle bahsettiğim Amasya'nın köylerinin acilen afet bölgesi ilan edilmesi ve seraların derhâl yapımına başlanılması kaçınılmazdır diyorum” ifadelerini kullandı.