Gelecek Partisi Merzifon İlçe Başkanı Hacı Bekir Kurt, geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından deprem bölgesinde ihtiyaç duyulan malzemelerle ilgili yaptığı çağrı hakkında açıklamalarda bulunndu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yaptığı kahvaltılık yardım çağrısı ile siyasi tarihe altın harflerle geçtiğini söyleyen Gelecek Partisi Merzifon İlçe Başkanı Hacı Bekir Kurt, “Vatandaşlarımızın seferberlik halinde, ilk günkü gibi devam etmeleri en büyük muradımızdır. En büyük temennimiz, en büyük talebimizdir. Birinci talebimiz altını çizerek söylüyorum kuru gıda kolisidir. İkinci talep hijyen ve kişisel temizlik ürünleridir. Bütün bunlar önümüzdeki sürecin en temel ihtiyacı olarak değerlendirilmektedir. Üçüncü ihtiyaç bahar geldi, yaz geliyor, özellikle evlerini barklarını bırakan vatandaşlarımızın şu anda geçici barınma merkezlerinde yaşayan vatandaşlarımızın ve ya kiraya çıkacak vatandaşlarımızın, çocukların özellikle bahar ve yazlık kıyafete ihtiyaç var. Bizim görevimiz onları çadır ve geçici barınma merkezlerinde mümkün olduğunca standartlarını yükseltmek. Kahvaltı verdiğimiz yerler var, veremediğimiz yerler var. Kahvaltılık ürün, çay, şeker istiyoruz. Özellikle hayır sahiplerinden, vatandaşlarımızdan bu tür destekler istiyoruz. Yine çocukların, ve büyüklerin terlik, eşofman ihtiyaçları var. Yine bunun yanı sıra ise en önemlisi çocuk, kadın ve erkek iç çamaşırı. Burada bu ihtiyaçlar biraz daha devam edecek gibi. Seferber olan vatandaşlarımızdan taleplerimiz bunlar” dedi.
Başkan Kurt, yaptığı basın açıklamasının devamında; “Bu ifadeler tamamı ile sayın bakanın kendi cümleleridir ve kamu oyunda oldukça yankı yarattı. Zira, devlet yönetmek böyle bir şey değildir. Devlet dilenci değildir, yardım istemez, yardım eder. Devlet her türlü ekonomik ve olağan üstü olayları düşünür, planlar ve matrisler geliştirir, hal tarzları belirler. Bu bir devlet aklı gereğidir. Devlet insanlarının, imkanlarının ve malının hesabını, kitabını tutar. Devlet baba şefkati ile evlat ayrımı yapmadan, tüm insan ve canlılara müsavi ve adildir. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın düsturunu pervasızca kullananların bunun ne anlama geldiğinden bile bi haber olduğu anlaşılmaktadır. Böyle bir talep devleti itibarsızlaştırır, devlet adamı kimliğine ve vakarına yakışmaz. Bu bir iflas anlamı taşır maalesef. Tepkiler üzerine çıkıp bir de ' devlet milletinden yardım istiyor, ne var bunda anlamış değilim' çıkışı tam bir ikrar, ayanı beyan, pişkinliktir ve aymazlıktır. Bu ısrar acziyet barındırmaktadır. Bu tüm kaynakların heba edilmiş, hazinenin boşalmış ve batış itirafıdır. Ya da o anlamları barındırır. Sayın bakan 'güvenlik ile ilgili bir satır makale bile okumadım, iç işleri bakanlığı yapıyorum' itirafında bulunmuştu. Şimdi anlaşılıyor ki devlet ve devlet adamlığı ile ilgili de bir şeyler okumamış” ifadelerini kullandı.
