reklam
reklam
38,0765 %0.4
43,1822 %1.26
3.960,22 % 2,29
83.862,00 %5.358
AMASYA
00:00:00
İmsak vaktine kalan
Amasya
Yağmur ve kar
8°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara
Merzifon Bilgi Gazetesi SİYASET NE YAZIK Kİ GAZİ MECLİS’İN ÇOK GERİSİNDEYİZ

NE YAZIK Kİ GAZİ MECLİS’İN ÇOK GERİSİNDEYİZ

DEVA Partisi Merzifon İlçe Başkanı Engin Şahin, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla yaptığı basın açıklamasında,  “102 yılı geride bıraktık ama Gazi Meclis’in çok gerisindeyiz” dedi.

DEVA Partisi İlçe Başkanı Engin Şahin yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

Millî Mücadelenin lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Anadolu'nun dört bir yanından gelerek Birinci Meclise omuz veren tüm mebusları saygı ve rahmetle anıyorum. 23 Nisan 1920. Paramparça olmuş; başkenti işgal altında bir imparatorluk, on yıllardır cepheden cepheye koşan bir nesil, tarihe yön veren bir millet yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.  Bunun karşısında ise umudunu yitirmeyen ve milletimizin özgürlüğüne ve istikbaline vurulmak istenen prangayı söküp atmaya kararlı bir avuç insan… En zor şartlarda dahi çok seslilikten, ortak akıldan ve istişareden taviz vermeden; bir yandan milli mücadeleyi yürütmüş, bir yandan ülkenin geleceğini belirlemişler. Oysa bugün, 102 yıl geride bırakmışız ama bu değerler bakımından ve her bir vatandaşımızın derdiyle dertlenen tüm milletin vekili olma şuurundan ne yazık ki Gazi Meclis’in çok gerisindeyiz.

‘TÜRKİYE BASKICI OTORİTER BİR ANLAYIŞ İLE YÖNETİLMEYE ÇALIŞILMAKTADIR’

Türkiye bugün, herkesi tehdit eden baskıcı otoriter bir anlayış ile yönetilmeye çalışılmaktadır. Kötülük artık sıradanlaşmış; ahlaki yozlaşma, hukuksuzluklar, adam kayırma, yolsuzluk ve bunların neticesinde de yoksulluk her geçen gün daha da artmaktadır.  Tüm değerlerin kaybolması, iktidarın aklı selimden uzaklaşıp baskıcı ve keyfi yönetimi benimsemesi yüzünden her geçen gün daha da fakirleşiyoruz. Enflasyon kontrol edilemez bir boyutta, zamlar hız kesmiyor, hayat pahalılığı dayanılmaz hale geldi. Vatandaşlarımız çaresiz durumda.  Mesleklerini yapamayan, atanamadıkları ve gelecek göremedikleri için bunalıma girip intihar eden gençlerimiz var.  Çoğu yerde esnafımız günü siftahsız kapatmaktadır. Pazarlarda yerlerden meyve sebze toplamak zorunda bırakılan vatandaşlarımız var.

‘ÇOCUKLARIMIZA NASIL BİR ÜLKE MİRAS BIRAKACAĞIMIZI DÜŞÜNMELİYİZ’

Çocuklarımıza nasıl bir ülke miras bırakacağımızı düşünmeli ve bunun sorumluluğuyla yüzleşmeliyiz. Çocuklarımıza adeta açık cezaevini andıran bir ülke mi miras bırakacağız? İnsanın iyice değersizleştirildiği, kötü muamele ve işkencenin sıradanlaştığı bir ülke mi hayal etmiştik biz? Hukuk tanımaz bir devlet anlayışı, beton şehirler, kötü bir eğitim sistemi ve yoksulluk mu miras bırakacağız? Soru sormanın, tartışmanın ve mutlu olacağı hayatın peşinden özgürce gitmenin yasaklandığı bir ülke mi miras bırakacağız? Çocuklarımızın birer yetişkin olduklarında kaçıp gitmek isteyecekleri ülke olmayı hak etmiyoruz. AB ve OECD'ye üye olan 41 ülke arasında en mutsuz çocukların Türkiye’de olmasını hak etmiyoruz. Bugün Türkiye’de bisiklete binerken panzerlerin altında ezilip can veren çocuklarımız var maalesef. Boş arazilerde elinde bomba patlayıp paramparça olan çocuklarımız var. Annesiyle birlikte hapishanede büyüyen ve daha doğduğu anda alnına terörist damgası vurulan binlerce çocuğumuz var. Ailelerine yaşatılan hukuksuzluklar yüzünden hayatı zindan olan yüzbinlerce çocuğumuz var. İktidar temsilcileri bu gerçekleri görmeli ve üzerine derin derin düşünmeliyiz.

‘İNSAN OLMAK VE İNSAN KALMAK, KENDİMİZE KARŞI SORUMLULUĞUMUZDUR’

Yüz binden fazla Boşnak’ın öldürüldüğü, yüzbinlerce insanın evsiz kaldığı, camilerin, evlerin, hastanelerin yerle bir edildiği acı günlerde Aliya diyor ki:

“İnsan olmak ve insan kalmak, Allah'a ve kendimize karşı sorumluluğumuzdur.” Ona göre bu iki kavram, siyasi anlamda, insanlara güven ve huzur veren, adaleti ve hukukun üstünlüğünü varlık sebebi kabul eden bir devlet kurmaya çalışmak demektir. Hiç kimsenin farklılığından dolayı ayrımcılığa ve zulme uğramaması demektir. “İnsan olmak ve insan kalmak...” Herhalde bundan daha kötü bir kayıp düşünülemez!  Emin olma vasfını yitirdikten sonra, etrafına huzur veremedikten sonra kaybetmekten korkulabilecek bir değer kalır mı?

‘GÜÇ SARHOŞU BU İKTİDARI KÖTÜLÜKLERİ İLE HATIRLAYACAĞIZ’

İşte bizler, tam da bu karanlık dönemde dert sahibi milyonlarca vatandaşımızın da desteğiyle, ülkemizi akıl ve vicdan tutulması yaşayan bu zorba iktidardan kurtarmak için mücadele ediyoruz. Bu mücadelenin tüm toplum için zaferle sonuçlanacağına; kimseyi ötekileştirmeyen ve zulmetmeyen, huzurlu ve mutlu insanların ülkesi Türkiye’yi inşa edeceğimize yürükten inanıyorum. Güç sarhoşluğu içinde ülkeyi uçuruma götürdüğünün farkında bile olmayan bu iktidarı ise üzülerek söylüyorum ki kötülükleri ile hatırlayacağız. Hepinizi DEVA Partisi adına saygıyla ve muhabbetle selamlıyorum.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *