AK Parti Amasya Milletvekili Hasan Çilez, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlediği basın toplantısında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun TBMM’nin 23 Nisan özel oturumunda yaptığı konuşmasına atıfta bulunarak, “Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun 23 Nisan günü Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'muzda yaptığımız özel oturumda yaptığı konuşmanın bir kısmı ile alakalı. Sayın Kılıçdaroğlu burada şu ifadeleri kullandı. Özetle söylüyorum; 1 Mart 1922 günü, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 3. Yasama yılında yaptığı açılış konuşmasından bir pasaj alıyor. Aldığı bu pasajda meclise gelen kanun teklifi sayılarını veriyor ve bunların bir kısmının kabul edildiğini, bir kısmının hala komisyonlarda görüşüldüğünü ve bir kısmının da Bakanlar Kuruluna geri iade edildiğini söylüyor. Sayın Kılıçdaroğlu buradan bir siyasi çıkarım elde ederek şöyle diyor: "Değerli Milletvekilleri dikkat buyurunuz. Türkiye Büyük Millet Meclisi bu görevi yaparken Bakanlar Kuruluna ya da milletvekili grubundan gelen kanun tasarılarının tekliflerini kayıtsız şartsız kabul etmemiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi hakimiyetin kayıtsız ve şartsız millete ait olduğu ilkesinden aldığı güçle cephede de savaşmış, bakanlar kurulunun isteklerine de karşı çıkabilmiştir." Yani bakanlar kurulunun isteğine karşı çıkmayı burada siyasi bir çıkarım olarak kullanmak istediği açıktır. Evet değerli arkadaşlar, biliyorsunuz ki Sayın Kılıçdaroğlu o gün ki konuşmasında, yürütme organı tarafından getirilen veya bir milletvekiline imzalatılması ve tek bir merkezden hazırlanması iddiasını da burada dile getirdi. Ben bu iddialarının ciddiyetten uzak, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve kanunun çalışma sistematiği ile bağdaşmayan, sadece Sayın Kılıçdaroğlu'nun siyasi çıkarım elde etmeye yönelik ifadeleri olduğunu düşünüyorum. 1921-1922 yasama döneminde alınan rakamların dayanak gösterilmesi doğru bir kıyas değildir. 1921-1922 döneminde biliyorsunuz ki hala Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulamamıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti iş başındadır, o günler, Kurtuluş Savaşı'nın yaşanıldığı, tek partili bir hayatın olduğu, devletin daha kuruluş aşamasında olduğu bir dönemdir. Söylediğim gibi Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti kurulalı yaklaşık 1 yıl olmuştur ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti daha kurulmamıştır. Bu konuşmadan tam 1 buçuk yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti 29 Ekim 1923'te ancak kurulabilmiştir. Kılıçdaroğlu'nun o günün şartlarını, o günkü ortamı bugünle ilintilendirmesini çok doğru bir mantık olarak görmüyorum. Sayın Kılıçdaroğlu 1922'den örnek verdi ama 1930'larda 40'larda 50'lerde 70'lerde 80'lerde 90'larda iki binlerde durum neydi buna da bir bakmak gerekir. Evet Sayın Kılıçdaroğlu bu çıkışlarının özünde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni eleştirmek, itibarsızlaştırmak istiyor. Saray, tek adam, tek merkez gibi gerçek dışı söylemlerini güçlendirmek için bu manevraları yapıyor.
Kendisinin şuanki meclis çalışmalarından da bihaber olduğunu bu konuşmasından net bir şekilde anlıyoruz. Bana göre kedisinin meclis çalışmalarından haberi yok. Bir haber oluşunu ben iki sebebe bağlıyorum, birincisi elektrik faturasını kasten ödemediği için elektriğinin kesilmesi, elektriği kesildiği için de meclisi televizyondan takip edememiş, günlük haberleri takip edememiş olmalı ki bizim yaptığımız son çalışma hakkında hiçbir bilgisi yok. Meclisteki grup yöneticileri kendi adına grup başkan vekilliği yapan, genel başkan yardımcılığı yapan kendisine destek olan, bu konudaki diğer çalışma ekibinin de kendisine düzgün bir bilgi verdiğini düşünmüyorum. Çünkü eksik veya yanlış bilgi vermişler. Neden? Biliyorsunuz biz geçen hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları ile alakalı bir kanun çalışması yaptık. Bu yaklaşık 3 yıldır bizim milletvekili arkadaşlarımızla birlikte özellikle Sayın Alpay Özalan vekilimiz ile benim birlikte bunu uzun uzun konuştuğumuz, bununla alakalı görüşlerimizi ortaya koyduğumuz bir çalışmaydı. Bu çalışmanın nasıl yapıldığından Ana muhalefet partisinin genel başkanının hiçbir şekilde haberi yok. Çünkü ben cuma günü akşam 19:30'da yaptığım konuşmada, bunun 3 yıllık bir çalışma ürünü olduğunu söyledim. Ama maalesef kendisinin bu konudan haberi yok. Şimdi 3 yıllık bir çalışma var. Bu çalışmada diğer komisyonlar kuruldu, bakan yardımcımızın başkanlığında yapılan çalışmalara Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı seviyesinde katıldı ve gerekli katkıları da verdiler. Yasa için özellikle İzmir Milletvekilimiz Sayın Alpay Özalan kardeşimiz yurtdışında daha önce spor yapmış olduğu gelişmiş ülkelerdeki federasyon yapıları vs. bunlarla alakalı bilgi ve belgelerin hepsi alındı gelindi, bunların hepsi ortaya döküldü. Bakanlık bürokratlarımızla, hukukçularımızla, spor camiasıyla bunlar tek tek görüşüldü. Böyle bir hazırlık sürecinden geçilen bir kanun çalışmasıydı. Daha sonra benim de üyesi olduğum Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu'na 61 madde olarak geldi. Komisyondaki çalışmalar esnasında ve daha sonra genel kurul aşamasında 61 maddeye bir geçici madde ve bir tanede madde ihdası yaparak 63 madde olarak biz bu kanunu geçirdik. Bu kanunun 38 maddesinde genel kurulda ve komisyon çalışmasında muhalefet milletvekili arkadaşlarımızın da katkıları ile birlikte değişiklik yapıldı. Sayın Kılıçdaroğlu, "kanunlar tek bir merkezden hazırlanıyor, tek bir merkezden hazırlanan kanunlar milletvekillerinin iradesi hiçe sayılarak direkt meclisten geçiyor" iddiasında bulunuyor. Sayın Kılıçdaroğlu'nun kendisine birileri böyle söylemiş yada kendisi böyle bir halüsinasyon görmüş. Bu halüsinasyona veya kendisine söyletilene göre bu iddiada bulunuyor. Bunun açık bir yanıltma olduğunu da milletimle paylaşmak istiyorum” dedi.
Amasya Milletvekili Hasan Çilez, yaptığı konuşmanın devamında; “Evet son gelen kanunda muhalefetteki arkadaşlarımızın da katkılarıyla, gayretleriyle ve destekleri ile 38 madde değişime uğramış ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'ndan bütün partilerin mutabakatı ile geçmiş bir yasadır. Burada dikkat etmek istediğim husus; Sayın Kılıçdaroğlu kürsüde konuşma yapmadan bir gün önce TBMM'de geçen kanun büyük bir mutabakatla ve milletvekillerinin yoğun katkısıyla geçen bir yasanın ardından maalesef böyle yanıltıcı, gerçek dışı bir konuşmayı yapıyor, buna da Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ilk yıllarındaki çalışmalarını dayanak göstermeye çalışarak kendisine bir mesnet bulmaya çalışıyor. Ama konuşmalarına baktığınız zaman ve meclisi biraz takip ettiğiniz zaman bunların hepsinin boş olduğunu bu dayanakların hiç birinin yerinde olmadığını da görüyoruz. Biz meclisimizde yaptığımız komisyon çalışmalarında muhalefet partisindeki arkadaşlarımızın tekliflerine her zaman açığız. Kendileri ile istişarelerimizi yapıyoruz ve hemen hemen her kanunda onların katkıları ile birlikte gerekli değişiklikler yapılarak bu yasama sürecini diyalogla yürüttüğümüzü söylemek istiyorum. Çünkü bununla alakalı bizzat şahit olduğum bir sürü olay var. O yüzden Sayın Kılıçdaroğlu'nu bu konuları gerçek dışı ifadelerle toplumu, milletimizi yanıltıcı bir şekilde ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin çalışmalarını, milletvekillerini ve meclisimizin itibarını gölgeleyecek bu açıklamalardan kaçınmaya davet ediyorum. Biliyorsunuz, meclisimizde şuanda bütün milletvekillerimizin iç tüzük madde 37 ye göre kanun teklifi verme yetkileri var ve bu yetkilerini muhalefetteki milletvekillerimiz kullanıyorlar. İç tüzüğe göre kanun tekliflerini veriyorlar, genel kurulda konuşuyor ve gerekçelerini açıklıyorlar. Burada siz reddediyorsunuz denebilir ama istişare etmediğimiz, konuya vakıf olmadığımız, sadece 2 dakikalık bir konuşmayla bize aktarılan bir kanun metnini veya bir önergeyi kabul etmemizi beklemek doğru değildir. Bu da bana göre meclisin çalışma sistematiğinin oradaki bozukluğundan ileri geliyor. Muhalefet her zaman " biz bir önerge veriyoruz iktidar reddediyor" diyor. Görüşmeye yarım saat, bir saat kala önerge veriyorlar ve bizim bunu kabul etmemizi bekliyorlar. Nedir, ne değildir araştırmadan kabul etmemiz beklenilemez. Kaldı ki CHP Grup Başkanvekili bizim doğru yaptığımız işleri dahi kabul etmeyeceklerini kendisi beyan etti.
Biz böyle bir ortamda siyaset yaparken, meclisin ve milletvekillerinin itibarsızlaştırılmaya çalışılmasını kesinlikle kabul etmiyorum. Bunun ana sebebi de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni itibarsızlaştırmaya yönelik adımlardır. Çünkü biliyorsunuz ki kendileri 6+1 masayı kurdular. 28 Şubat masasını kurdular. Milletin vicdanına dokuna dokuna 28 Şubat günü toplandılar. Nedense 24 Nisan'da da tekrar toplanma gereği hissettiler. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi uygulanmaya başlayalı 4 yıla yakın bir zaman oldu ve hala Güçlendirilmiş Parlamenter Demokrasiye ait net doneler ortaya koyabilmiş değiller. Açıkçası bunların ne olduğu belli değil. 28 Şubatta kurulan bir masa, 24 Nisan'da açıklama yapmak için tekrar bir araya geliyor, ben bunun takdirini Aziz Milletimize bırakıyorum. Ama bilsinler ki onların sonu hüsran olacaktır” dedi.