AK Parti Amasya Milletvekili M. Levent Karahocagil, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı basın toplantısında gündemle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Yaz döneminde tüm milletvekili arkadaşları ile birlikte Türkiye’nin tüm il ve ilçelerinde yoğun bir çalışma içerisinde olduklarını söyleyen AK Parti Amasya Milletvekili M. Levent Karahocagil, “Geçtiğimiz yaz döneminde tüm milletvekili arkadaşlarım ile birlikte, ülkemizin dört bir yanında, tüm seçim bölgelerindeki il- ilçe ve köylerimizde yoğun çalışmalar içerisindeydik.
Kapısını çalmadığımız, elini sıkmadığımız, sohbet etmediğimiz, derdini dinlemediğimiz, vatandaşımız, esnafımız, gencimiz kalmadı diyebiliriz.
Tabi ki bu gerçekleştirilen saha çalışmalarımızın bir amacı vardı. Diğer partiler gibi haybe yapılan ziyaretler değildi elbette ki.
Onlar, 20 yıldır halkın güvenini kazanmış ve bunun sonucu iktidar olmuş partimizi, yalan dolanları ile içten içe fitne tohumlarını serperek, çarpıtılmış söylemler, yanlış yönlendirmeler ile halkımızı kışkırtma peşindeydiler. Senaryolarını yazdıkları, başrolde kendilerinin olduğu tiyatrolarını birkaç figüran ile birlikte pişkince oynamak için oradaydılar.
Bu, onların kullandığı yeni bir yöntem değil elbette ki. Eskiden beri yaptıkları bu değil miydi? Seçim öncesi ne sözler, ne vaatler verilir, seçim sonrası ise bul bulabilirsen, kapıları duvar olur, vatandaşı buyur bile etmez, karşılarına diker, dik dik konuşurlardı. O zamanlar ne sıkıntılar yaşandığını akıl sahibi her vatandaşımız çok iyi hatırlar ve bilir.
Şimdi aynı sinsi taktiği önümüzdeki seçimler için de kullanmanın hazırlıklarını yaptıklarından hiç şüphemiz yok, sizin de olmasın” dedi.
Karahocagil, TBMM’de yaptığı basın açıklamasının devamında; “Bizler ise ulusal ve uluslararası başarılarımızı, tamamlanmış ya da devam eden çalışmalarımızı bir kenara koyup eksikliklerimizle yüzleşmek adına, nasıl daha iyi olabiliriz, ihtiyaca cevap verecek daha ne tür hizmetler yapabilirizin peşinde idik.
Elbette ki bu yapılan saha çalışmaları sonucunda milletimizden aldığımız bilgiler, fikirler, düşünceler ve görüşler ile birlikte değerlendirmelerimizi yaptık ve yüzyılın Türkiye'si için yaptığımız saha çalışmalarımızı raporlaştırdık.
Değerli vatandaşlarım,
Aslında birlikte poz vermekten bile imtina eden, ancak konu Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümeti olunca aynı masaya oturmayı bile kabul eden bu birbirine benzemezlerin şahsiyetlerin ne yapmaya çalıştıklarını, onları bir masaya oturtanların kimler olduğunu, kimlerin sözcülüğünü yaptıklarını gayet iyi biliyoruz.
Bunların derdi, devlet, millet, hizmet değildir. Bunların derdi işlerine taş koyan, halka ait olanı halka veren, devleti hortumlayamadıkları için ocaklarına, ceplerine incir ağacı diken Sayın Cumhurbaşkanımız ve 20 yıldır yaptığı hizmetler ile kendini ispatlamış AK Parti hükümetidir.
Onlar kendi işine, biz kendi işimize bakalım. AK Parti hükümeti olarak 20 yılda nasıl bugünün Türkiye'si için eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, sanayiden tarıma, spordan sosyal desteklere her alanı kapsayan eser ve hizmetlerimizi hayata geçirdiysek 2023 seçimleri ile birlikte önümüzdeki dönemde milletçe el ele inşa edeceğimiz, bölgesel ve küresel platformlarda Türkiye'nin gücünü dünyaya ispatlamaya, kendi sorumluluklarımızın gereğini büyük bir aşkla, şevkle, azimle, kararlılıkla yerine getirmeye devam edeceğiz.
Geçtiğimiz günlerde biliyorsunuz Ankara'da ikinci 4006 oda-yatak kapasitesine sahip Ankara Etlik Şehir Hastanesi’nin açılışını Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle yaptık.
Yine propagandacılar, manipülasyon, dezenformasyon, adına ne derseniz deyin, anti propagandalarını yapmaktan geri durmadılar.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun bir zamanlar SSK’nın Genel Müdürlüğünü yaptığı dönemi hatırlayalım. Onun döneminde hastanelere hastane demeye bin şahit lazımdı.
Odalar, koridorlar pislikten geçilmiyordu. Yataklar, sedyeler yetersizdi. Aynı sedyeye iki hastanın bile yatırıldığına şahitlik ettik. Hastalarımız, hasta yakınlarımız sefaletle, "yaa sabır" çekerek tedavi sürecinin bitmesini beklerlerdi.
Daha neler neler, yaşayanlar hatırlar. Hastalar, yeni doğan bebekler, cenazeler ödeme yapılana kadar rehin alınırdı. Ver parayı al hastanı, ver parayı al bebeğini, ver parayı al cenazeni. O günlerden bugünlere geldik. Şimdi soruyorum Sayın Kılıçdaroğlu’na: Kendi geçmişini görmezden gelip, ne yüzle, ne sıfatla, nasıl da utanmadan konuşabiliyorsun?
Buradan, bıkmadan, usanmadan, haykırarak tekrar ediyorum.
AK Parti hükümetinin yaptığı eser ve hizmetler, daha da iyisini yapacaklarımızın teminatıdır. Sizin yani muhalefetin teminatı ise İstanbul Belediye Başkanı’nın, devletin yaptığı hizmetlere sahip çıkma açgözlülülüğüdür.
Şimdiye kadar aldığınız yenilgiler gibi önümüzdeki 2023 seçimlerinde de hevesiniz kursağınızda, başınız önünüzde evlerinizin yolunu tutacak ve başlayamayan iktidar olma hayallerine son vererek köşenize çekileceksiniz.
Bir konuya daha değinmek istiyorum. Bildiğimiz üzere Sayın Kılıçdaroğlu geçen hafta yine bir video yayınladı.
Videoda diyor ki "... Meclis'e kanun teklifi vereceğiz, gelin başörtüsü meselesini temelli halledelim". Tabi merak ediyoruz, yine onun deyimiyle "bir metrekarelik bez parçası" olan başörtüsü yasağını kaldırmayı öngören yasa değişikliğini daha 15 sene önce iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesine götüren Kılıçdaroğlu için ne oldu da yine kendi deyimiyle "bir metrekarelik bez parçası" bu kadar önemli oldu?
Bu ülkenin, AK Parti iktidarından önce ne buhran dönemlerinden geçtiğini çoğumuz hatırlar. Bu konuyu gündem yapanları bundan 25 yıl evvel ne yaptıklarını tekrardan hatırlatmak istiyorum.
İkna odaları, katsayı zulmü, kapatılan okullar, sürülen, görevden alınan öğretmenler, derslerden atılan, polis kontrolünde okul bahçesine bile sokulmayan, baskı altında ve engellendikleri için gözyaşları içinde eğitimlerine devam edemeyen, mahvedilen nesiller...
Postmodern darbe deyip savunuculuğunu yapanların nasılda bağnaz olduklarını ve "irtica, şeriat geliyor" deyip gençlerimizi engelleyip, ülkemizin ilerlemesine nasıl mâni olduklarını şöyle eski gazete manşetlerine baktığınızda da görebilirsiniz.
İmam hatip lisesi öğrencileri, derse başörtüsüyle girme ısrarından dolayı idareye itaatsizlikten kınama ve uzaklaştırma cezası alırlar, ardından da tasdikname ile okuldan atılırlardı. Başka bir örnek verecek olursam, okullar arası yapılan bilgi yarışmalarında derece almış öğrencilerimizin başarı belgelerini/ödüllerini almaları için o zamanki şart yine başörtüsünü çıkartması olmuştur.
Kabul etmediklerinde de o bilgi yuvalarında o koca koca insanlar tarafından nasıl küçümsenip, aşağılandıklarını, dalga geçildiklerini unutmadık.
Baskı ve sindirme politikasına karşı malesef ne velilerin ne de çocuklarının söz hakkı vardı.
O küçücük yaşlarda, ne kadar acı olaylar yaşamış hatta ve ne yazık ki sırf başı örtülü olduğu için terörist muamelesi görmüştü çocuklarımız.
Şimdi soruyorum Sayın Kılıçdaroğlu'na,
Yahu ikna odalarının mimarlarını, kendi sıralarınızdan vekil yapan siz değil miydiniz?
Biz çözmeye çalışırken engel olan, köstek olan siz değil miydiniz?
Bugün yapılan iğrenç bir ikiyüzlülüktür, siyasi şovdan öte birşey değildir. Meclis, Sn. Kılıçdaroğlu'nun, CHP'nin yasakçı, vesayetçi zihniyetiyle yüzleşme, geçmişin günahlarını affettirme yeri değildir.
Çok şükür ki iktidar olmamız ile birlikte o günler geride kaldı ancak sanki o zihniyet gençlerimize bu zulmü yapmamış gibi, gençlerimizin umutlarını, hayallerini mahvetmemiş gibi başörtüsü meselesini ortaya atıp, güya yeni teklif getiriyorlar.
Biz bu mücadeleye iktidara gelmeden önce ve geldiğimiz günden itibaren ömrümüzü verdik.
Sayın Kılıçdaroğlu, siz ve partinizden başka hiç kimse akıl tutulması, hafıza kaybı yaşamıyor çok şükür.
Doğrusu anlam veremiyorum diyeceğim ama hepimiz biliyoruz ki buram-buram sinsilik kokan CHP zihniyeti oyunundan başka hiçbir şey değil bu.
10 sene önce "bir metrekarelik bez parçası" olarak gördüğünüz başörtüsü meselesini, bugün bu kadar önemseyen bir Kılıçdaroğlu ve CHP varsa bu Sayın Cumhurbaşkanımız ve aziz milletimiz sayesindedir.
Kemal Kılıçdaroğlu'nu ve CHP’yi dahi "başörtüsünün yılmaz savunucusu" yapan, başörtüsünü siyasi şovuna malzeme yapmak isterken, Kılıçdaroğlu’nun ortasını harika bir vuruşla gole çeviren Cumhurbaşkanımızı tebrik ediyor ve yine
Cumhurbaşkanımızın 13 Eylül'de açıkladığı adını “İlk Evim, İlk İş Yerim” olarak koyduğumuz toplamda 500 bin sosyal konut, 250 bin konut arsası ve 50 bin iş yerini kapsayan projemizin 25 Ekim'de atılacak ilk temellerinden biri de Amasya'mızda Ziyaret Kasabamızda 78 konutun temeli ile başlatılacaktır” ifadelerini kullandı.