Merzifon Kara Mustafa Paşa Devlet Hastanesi Diyetisyenlerinden Ayşen İğci gazetemize Yo Yo Sendromu ile ilgili bilgiler verdi.
Diyet yapmanın en güzel yanının sonucu olduğunu söyleyen Diyetisyen Ayşen İğci, “Diyet yapmanın en güzel yanı sonucudur. İdeal kilonuza ulaşıp, canınızın her istediğini yemek, istediğiniz kıyafetleri rahat bir şekilde giymek. Peki size o kadar uğraşarak verdiğiniz kiloların en kısa sürede geri döneceğini söylesem?
Bir diyete başladığınızda hızlı bir şekilde kilo verirsiniz. Bu birkaç hafta ya da birkaç ay devam eder ve sonunda amacınıza ulaşır, fazla kilolarınızdan kurtulursunuz.
Sorun yaşasın istediğim kiloya indim artık her istediğimi istediğim kadar yiyebilirim dediğinizde başlar. Bir süre sonra hiç anlamadan eski kilonuzda veya daha fazlası kiloda bulursunuz kendinizi.. Bu kiloları vermek için yeni bir diyete daha başlarsınız ve yine aynı durum tekrarlanır. Yani kiloları verip, tekrar alırsınız. Buna yoyo sendromu denir. Yoyo sendromu ilk defa Kelly D. Brownell tarafından ortaya atılmış bir diyetetik tanımıdır. Yoyo oyuncağının dönüşümsel yükseliş ve düşüş hareketlerine benzer olarak, diyetler sonucu kişinin ağırlık döngüsünü tanımlamak için kullanılmıştır” dedi.
Merzifon Kara Mustafa Paşa Devlet Hastanesi Diyetisyenlerinden Ayşen İğci, yaptığı açıklamanın devamında; “Uzun vadeli bir zayıflama programının ardından kilolarını veren kişilerin ancak %10’u kilosunu koruyabilmektedir. İnsan vücudu belli bir yoksunluktan sonra kaybettiklerini geri kazanma eğilimindedir. Bir diyetten çıkınca eski yeme alışkanlıklarınıza dönerseniz maalesef kilolarınız da size geri dönecektir. Diyete başlayanların ve kilo verenlerin %80’i bu döngüyü yaşar.
YO YO SENDROMUNUN NEDENLERİ NELER OLABİLİR?
Sadece kilo verme amaçlı uygulanan, bireye özgü olmayan, olumlu beslenme alışkanlıkları kazandırmayan ve hızlı kilo verdiren tüm uygulamaları söylemek mümkündür.
Bilinçsiz Zayıflama ilaçları kullanımı
Bireyin Psikolojik durum değişiklikleri
Kişiye özgü olmayan hazır diyetlerin yapılması
Kendi sosyal yaşamına uymayan diyetleri kilo verme pahasına devam ettirme
Bilinçsiz diüretik kullanma
Diyet kampları ve sonrasında aynı sıklıkta yapılamayan egzersiz
Sık aralıklarla diyet uygulama
Düşük kalorili diyet sonrasında oluşan yeme atakları … da bu durumun oluşmasına yol açabilecek nedenler arasındadır.
PEKİ YO YO SENDROMUNUN OLUMSUZ SONUÇLARI NELERDİR ?
Alınan verilen bu kilolar metabolizmanın yavaşlamasına, yağ dokusunun artmasına, bireylerde psikolojik etkilenmelere sebep olmaktadır. Bilinçsiz ilaç kullanımı sırasında; metabolizma hızlanır, kalp ritminde artış olur, sık dışkılama oluşur, terleme artar, kan basıncı yükselir, adet düzensizliği görülür ve sinirlilik, anksiyete gibi psikolojik durum bozuklukları oluşur. Hiçbir ilacın bire bir uzun süre kullanımına ilişkin çalışma ya da veri yoktur.
Ayrıca laksatif ya da diüretik kullanımı hiçbir zaman kilo verme amaçlı olmamalıdır. Bu ilaçlar vücutta sadece su kaybı yaratır. Yağ eritmez kilo verdirmez. Uzun süre kullanımında da bağırsaklarda bu bileşiklere cevapsız hale gelmektedir. Bilinçsiz kullanımı potasyum düzeyinde düşmelere ve kalp ritim bozukluna sebep olmaktadır.
Peki bu sarmalın içine düşmemek için neler yapabiliriz?
-Diyet muhakkak doğru kaynaktan beslenme ve diyet uzmanından alınmalıdır.
Sürekli kısıtlı diyet programları uygulamak yerine kilo vermenizi ve verdiğiniz kiloyu korumanıza yardımcı olacak sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanmaya çalışın.
Kilo vermek zaman alıcıdır. Bütün kilolarınızdan bir haftada kurtulamazsınız. 1 ay içerisinde vereceğiniz maksimum 4-6 kg dır.
Haftada bir kez tartılın. Kilonuzda bir artış olursa geç kalmadan önlemini alabilmeniz için tartılmak önemlidir.
Kişiye göre değişmekle birlikte tercihen 3 ana öğün ve 2 veya 3 ara öğün tüketilmelidir. Ara öğünlere ana öğün kadar önem verilmelidir. Zayıflamak isteyen kişilerin % 80–90’ ında yapılan en büyük hata ana ve ara öğünlerin atlanmasıdır.
Düzenli ve ölçülü bir fiziksel aktivite kilo vermeyi kolaylaştırır. Verdiğiniz kiloların sıkılaşmasına yardımcı olur. Her gün veya haftada 4-5 gün, 30-45 er dk. Spor yapın. Süreklilik sağlaması açısından seveceğiniz bir fiziksel aktivite tercih edin.
Tek besine yüklenmemeli diyette çeşitlilik olmalıdır. Öğünde 4 temel besin grubunun (süt /et /tahıl /sebze -meyve) da bulunmasına özen gösterilmelidir. Böylece hem yeterli besin öğeleri alınır hem de kişi diyetten sıkılmamış olur.
Diyette sıklıkla tercih edilen tatlandırıcılı ürünler direk zayıflamaya yönelik ürünler değil diyabet hastaları için şekersiz olarak üretilen yiyeceklerdir. Sıklıkla tercih edilmemelidirler.
Gereğinden fazla alınan her kalorinin vücutta yağa dönüşerek depolanacağını unutmamak gerekir.
Yemekleri sevilen usulle; kızartma ve uzun süre kaynatma işlemlerini yapmadan hazırlamaya özen gösterilmelidir. Hamur işleri, hazır soslar, ketçap, mayonez ve şekerden mümkün olduğunca uzak durun.
Çiğneme ve yutmaya zaman ayırdığınızda besinler daha iyi özümsenecek ve rahat sindirimi sağlanacaktır. Tokluk hissinin ortaya çıkması için ağız dolusu yutmak yerine, küçük küçük çiğneyerek yiyin.
Su hayattır. Bilindiği üzere vücudumuzun %70’i sudan oluşur. Günde ortalama 10–12 bardak su içmeyi alışkanlık haline getirmek gerekir.
Su yerine tercih edilen kimi zaman ara öğünlerde ve sofralarda vazgeçilmezler haline gelen hazır meyve sularını, kafeinli içecekleri ve kolalı içecekleri tüketmek hem sağlıklı değildir, hem de kalorisi yüksektir. Lütfen suyu su olarak tüketelim” ifadelerini kullandı.