reklam
reklam
38,2552 %0.34
43,8333 %0.15
4.076,87 % 0,33
85.112,19 %0.65
AMASYA
00:00:00
İmsak vaktine kalan
Amasya
Parçalı bulutlu
20°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara
Merzifon Bilgi Gazetesi SAĞLIK TAKİP EDİN, FARKINDA OLUN, GEÇ KALMAYIN

TAKİP EDİN, FARKINDA OLUN, GEÇ KALMAYIN

Dünya İnflamatuvar Bağırsak Hastalıkları Günü dolayısıyla il Sağlık Müdürü Dr. Dursun Koç belirtileri takip edin, farkında olun, geç kalmayın, dedi.

Dr. Koç yaptığı açıklamasına devamla; İnflamatuvar barsak hastalıkları grubu altında incelenen iki temel hastalık Ülseratif kolit ve Crohn hastalığıdır. Bu hastalıklar; herhangi bir enfeksiyon etkeni olmaksızın yani bulaşıcı bir mikrobiyolojik patojen nedeni olmaksızın barsaklarda ve daha nadiren de olsa sindirim sisteminin diğer organlarında iltihaplanma sonucu meydana gelen, yaşam boyu devam eden kronik hastalıklardır. Her iki hastalık da alevlenme ve remisyon denilen hastalığın kontrol altında tutulduğu düzelme dönemleri ile seyreder.  Hastalığın oluşumuna ve alevlenmelere neden olarak birçok faktör üzerinde durulmakla birlikte bu hastalıkların oluşum mekanizması günümüzde net olarak halen aydınlatılamamıştır. En çok üzerinde durulan ve suçlanan nedenler arasında ilk sırayı bağışıklık sistemindeki birtakım özellikler ve hasta bireylerin bağışıklık sisteminin uygun olmayan çalışma biçimi almaktadır. Bunun yanısıra suçlanan nedenler arasında ailesel yatkınlık ve genetik özellikler, çevresel ve coğrafik özellikler ile stres ve beslenme alışkanlıkları da yer almaktadır.

İnflamatuvar barsak hastalıkları hayatın herhangi bir döneminde belirti verebilir, daha erken ve daha geç yaşlarda da ortaya çıkabilir ancak daha sıklıkla 20’li ve 30’lu yaşlarda görülmektedir. Hastalık en çok gelişmiş ülkelerde özellikle de Kuzey Avrupa’da görülmektedir. Görülme sıklığı şehirlerde kırsal bölgelere kıyasla daha fazladır. Türkiye’de yaklaşık olarak 70 bin civarında inflamatuvar barsak hastası olduğu bilinmektedir. Hem dünyada hem de ülkemizde hastalığın görülme sıklığı gittikçe artmaktadır.

Hastalarda en sık karşılaşılan belirti ve semptomlar; karın ağrısı atakları, ishal, yüksek ateş, kanlı dışkılama, dışkılama ile rahatlayamama hissi, halsizlik ve kilo kaybıdır. Hastalığın seyri tüm hastalarda aynı değildir. Bazı hastalarda ılımlı bir seyir görülür iken kimi hastada semptomlar çok şiddetli olabilmekte ve birçok kez alevlenmeler nedeniyle hayat kalitesini olumsuz etkileyebilmektedir.  Tanı koymak için  alt ve üst endoskopik işlemler yapılmaktadır,  serum ve gayta tahlilleri ile görüntüleme yöntemlerinden yararlanılmaktadır.

İnflamatuvar barsak hastalıkları; giderek artan sıklığı, genç erişkinler ve verimli dönemlerindeki erişkinlerde görülebilmesinden ötürü meydana gelebilen işgücü kaybı,  gençlerde eğitim hayatlarında belirgin olumsuz etkilere yol açabilmesi  ve ciddi seyirli olan hastalarda  çok belirgin biçimde hayat kalitesini bozabilmesinden ötürü hem dünya hem de ülkemiz için önemi giderek artan bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm bu nedenlerden ötürü hastalık sadece hastalar için değil aynı zamanda hem hasta yakınları  hem de doktorlar açısından tedavi ve takip sürecinde  zorlayıcı olabilmektedir.

Hastalığın, aktif dönemde belirgin olarak hayat kalitesini bozabilmesinin yanı sıra, kontrol altına alınamadığında uzun sürelerle takipsiz kalan, uygun ve yeterli tedavi yöntemi uygulanmamış hastalarda; kolon kanseri gelişim riski, anal apseler ve fistüller gibi komplikasyonların oluşması , cerrahi operasyon ihtiyacı gelişmesi gibi istenmeyen birçok yan etki profiline zemin hazırlayabildiği bilinmektedir. Tüm bu nedenlerden ötürü erken dönemde uygun tedavi yöntemine başlamak,  her hastaya uygun ve yeterli sürede tedavi yöntemini uygulamak,  hastaların da tedaviye uyum göstermeleri  hayati önem arzetmektedir.  Tedavi ile amaçlanan ise, hastaları  bu istenmeyen durumlardan koruyabilmek , hayat kalitesini arttırarak  işgücü ve verimlilik kaybının önüne geçebilmektir.

Son dönemlerde hastalığın tedavisinde umut veren yenilikçi tedavi modaliteleri gelişmiştir. Giderek artan tedavi seçenekleri sayesinde hastaların daha uzun sürelerle iyilik döneminde tutulabilmesi ve  hastalığın kontrol altında tutulabilmesi mümkün olmaktadır.  Bu anlamda hem doktorların hem de hasta bireylerin erken dönemde farkındalığı oldukça önemlidir. Hastaların kontrollerini aksatmadan önerilen sıklıkta kontrollerine gitmeleri , iyilik dönemlerinde ise doktor kontrolü ve önerisi olmadan kendilerinin ilaçlarını kesmemeleri gerekliliği vurgulanmalıdır. Bu anlamda hastaların hastalık hakkında detaylı olarak bilgilendirilmeleri tedaviye uyum ve başarıda oldukça önemli bir yer tutar.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *