Psikolog Kübra Kurnaz, gazetemize yeme bozukluğu, en yaygın türleri, tipik özellikleri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgiler verdi.
Psikolog Kübra Kurnaz, yeme bozukluklarının, Anoreksiya nevroza, Bulimiya nevroza ve Tıkınırcasına yeme bozukluğu gibi türlerin içinde yer aldığı psikiyatrik bir tanı grubu olduğunu belirtti. Bu hastalıklar ruhsal kaynaklıdır ve bedensel belirtiler ön planda gibi görünse de ciddi ruhsal sorunlarla birliktedir.
NEDEN OLAN RİSK FAKTÖRLERİ;
-Erken Olgunlaşma
-Şişman Olmak
-Flörte Başlama (kendini beğendirme isteği)
-Kilolu Olma Endişesi
-Düşük Benlik Saygısı
-Mükemmeliyetçilik
-Depresyon
-Ailesel Risk Faktörleri
-Ailede Şişman Bireylerin Bulunması
-Fiziksel veya Cinsel İstismar
-Aşırı Korumacı Ebeveynler
-Psikolojik Hastalık Varlığı
-Çatışma
-Aşırı Dominant ebeveynler
-Sosyo-kültürel Risk Faktörleri
-Alay Konusu Olma
-Akranlar Arasındaki Kilolu Olma Endişesi
-Grup içinde zayıf olma idealistliği
-Toplumsal Güzellik Dayatmaları
-Başarı İçin Fiziksel Görünümün Önemli Olduğu Düşüncesi
-Medya Etkisi
TIKANIRCASINA YEME BOZUKLUĞU
Tıkanırcasına yeme bozukluğu inkâr edilemez bir şekilde yaygın olmasına rağmen çoğu kişi tarafından hala bilinmeyen bir durumdur. Kısaca özetlemek gerekirse tıkanırcasına yeme durumu kişinin gün içerisinde kendini yoksun bıraktığı besinleri düşünerek bedeninde güçlü bir yeme isteği oluşturmaya başlar. Tüketilen her bir öğün aşırı şekilde rahatlama ve kendini iyi hissetme duygusunu getirirken durdurulamaz bir hale dönüşerek tıkanırcasına yeme epizodlarını oluşturur ve yemeğin bitmesi ile kişide oluşan kendini suçlu hissetme duygusu ile sonlanır.
NASIL ÖZELLİKLE GÖSTERİR?
Tıkanırcasına yemek durumunda en önemli nokta tüketilen besinlerin çoğunlukla “yasaklı” olarak tabir edilen çikolata, pasta, kurabiye gibi şeker ve yağ oranı yüksek, işlenmiş ya da paketlenmiş yiyecekler yani yemesi kolay olan hazırlık gerektirmeyen yiyecekler olmasıdır. Tüketilen besinlere ek olarak önemli olan diğer bir nokta ise yeme hızıdır. Genelde insanlar tıkınırcasına yeme sırasında aşırı hızlı bir şekilde tüketim gösterirler. Çoğu kişi yiyecekleri neredeyse çiğnemeden yutarken bazı kişiler yediklerini yutmak için bol miktarda içecek tüketirler. Yeme esnasından çoğu kişi ileri geri hareket ederek gergin tavırlar gösterirken tipik bir tıkanırcasına yeme atağının kendine özgü bir gizlilik ilkesi vardır. Kişiler tıkanırcasına yemekten o kadar utanırlar ki bunu saklamak için ellerinden geleni yaparlar.
ANOREKSİYA NEVROZA
Anoreksiya nervozadaki temel belirtiler; zayıf bir bedene sahip olma arzusu, kilo almaktan aşırı korku, beden imgesinde bozukluk ve adet kesilmesidir. Hasta kilo kaybetme amacıyla özel davranış biçimleri geliştirir. Hastaların yaklaşık yarısı bütün yiyecek alımını ileri derecede azaltarak kilo kaybeder. Bazıları yoğun egzersiz yapar. Hastaların diğer yarısı sıkı diyet uygular, ara sıra kontrola kaybederek tıkanırcasına yemek yer ve ardından bu yediklerini kusarak çıkarır. Hastalar aldıkları besinleirn kilo yapıcı etkisini azaltmak için laksatif (ishal yapıcı), diüretik (su atıcı) gibi ilaçlara da başvurabilirler. Sonuçta hasta sağlığını tehdit edecek ölçüde zayıflamıştır.
NASIL ÖZELLİKLER GÖSTERİR?
Hastaların karbonhidrat ve yağ içeren gıdalar başta olmak üzere gıda alımını tamamen azalttığını söyleyen Psikolog Kurnaz, “Aşırı hareketli olabilir veya egzersiz yaparlar. Çoğunluğu gıda ile zihinsel düzeyde uğraşır, yemek tarifleri toplar, aileleri için özel yemekler yapar. Karbonhidratlı yiyecekleri saklar, cepte ve çantada taşıyabilir. Kilo almadığına inanmak için aynaya uzun uzun bakar. Bazıları kendini tamamen şişman algılarken bazıları zayıf olduğunu bazıları ise karın, kalça, baldır gibi bazı bölgelerin şişman olduğunu hisseder. Kilo kaybetme etkileyici bir başarı demektir ve öz saygıları ile kontrol duygusunu güçlendirir. Kendilik değerleri zayıflıklarına bağlıdır. Tedavi talebi azdır. Sıklıkla cinsel gelişimi gecikmiştir ve erişkinlerde hastalığın başlaması ile cinselliğe ilgi çok azalmıştır.”dedi.
BULİMİYA NEVROZA
Bulimiya Nevroza, aşırı yeme ataklarının ardından gelen kusmaların ön planda olduğu bir yeme bozuklukları tablosudur. Hasta yine zayıf bir bedene sahip olmak istediği için Anoreksiya Nervozadaki gibi yediklerini gidermek için çeşitli yollara başvurur. Ancak bu tabloda farklı olarak hasta hafif kilolu ya da normal beden ağırlığındadır.
NASIL ÖZELLİKLER GÖSTERİR?
Bulimiya Nervoza, genellikle bir yıl ya da daha uzun süreli diyet yaptıktan sonra gelişir. Diyet yaparak kilo kaybedilir veya başarılı olunamaz. Kilo kaybı, asla Anoreksiya Nervosa tanısı koyduracak nitelikte değildir. Yemeyi kısıtlama, tıkınma atağına yol açabilir. Bunlar da karında rahatsızlık hissi yaratarak kendini kusturma veya sosyal çevrenin baskısı ile sonlanır. Tıkınma atağını sıklıkla suçluluk duygusu, depresyon e kendini eleştirme takip eder. Bazı hastalar kilo kontrolü için müshil kullanır, tıkınma, uzun süre aç kalma gibi durumlar ardışık olarak yinelenir. Az sayıda hasta su atıcı ilaçlar kullanır. Tıkınma sırasında yenilen gıda yüksek kalorili ve hızlı yemeyi kolaylaştıracak yapıdadır. Hastalarda kilo dalgalanmaları sıktır. Tıkınma atağı ortalama 1 saattir. Bazı hastaların sırtında kusmanın yol açtığı nedbeler vardır. İştah azaltmak için uyarıcı maddenin kötüye kullanımı olabilir. Çoğu hasta düzenli yemek yemez, normal bir yemek sonunda doygunluk hissetmekte zorluk çeker. Genellikle evde tek başına yemeyi tercih ederler. Çoğunluğu normal ağırlık aralığının üst sınırında veya hafif kilolu olmalarına rağmen ideal kilo olarak normal ağırlık aralığının alt sınırlarını tercih eder. Hastaların yaklaşık yüzde 10’u belirgin şişmandır. Çoğu hasta için ise tıkınma nöbeti gerilim ve sıkıntıyı hafiflettiği için ödüllenmiş davranış olabilir.
TEDAVİ
Tedaviyi geciktirmek hastalığın kronikleşmesine ve tedavinin daha da zorlaşmasına neden olabileceğini belirten Psikolog Kübra Kurnaz, “Psikoterapi vazgeçilmezdir. Aile ile işbirliği ve ailenin tedaviye doğru katılımı önemlidir. Tedavideki ilk hedef genellikle tedavi talebi az olan hastanın tedavi iş birliği yapmasını sağlamaktır. Hastanın durumuna göre dâhiliye, diyetisyen, kadın doğum uzmanlığı gibi tıbbi dalları ile iş birliğine geçilerek yapılmalıdır. Tek bir tedavi yaklaşımından çok birçok yaklaşımın bir araya gelişi ile hastaya yardımcı olmak uygun olur. Tedaviyi geciktirmek hastalığın kronikleşmesine ve tedavinin daha da zorlaşmasına neden olacaktır.”ifadelerini kullandı.