ERKEKLER DE AĞLAR
"Erkekler ağlamaz!" diyorlar ya hani; niye ağlamasın, erkeğin yüreğinde çakıl taşı mı var. Yoksa kalıp kalıp beton mu dökülmüş ya da ne bileyim; gözyaşı üretmiyor mu, erkeğin gözü. Üzüntü hissetmiyor mu, acıma duygusu yok mu?..
Cinsiyetçi bir yaklaşımdır aslında, erkekler ağlamaz sözü. Erkeği, kadından daha güçlü göstermek ve kadını sindirmek için, "Ataerkil" toplumlarda kullanılan bir koşullandırmadır...
Şimdi durup dururken nerden çıktı, bu erkekler ağlar-ağlamaz meselesi diyenleri, duyar gibiyim. Anlatayım efendim yaşadığımbir olayla!
Geçenlerde, beş-altı yaşlarında bir çocuk yüzükoyun düştü koşarken. Dizleri soyuldu, elinin içi soyuldu ve avazı çıktığı kadar bağırıyor yavrucak. Gözlerinden sicim gibi yaşlar akıyor. Salya sümük birbirine karışmış durumda; "Annee, dizim çok acıyor dizim!" Anne karşılık veriyor; "bir şey olmaz, ne var onda. Erkekler ağlamaz, kız mısın sen, yaygara koparıyorsun, ayıp ayıp diyor?" "Ama anne çok acıyor, baksana kanadı" diyerek, feryadı basıyor!
"Bak hâlâ ağlıyor ya, sakın baban duymasın, kız gibi ağladığını. Baban ağlıyor mu hiç bak?"
"Ama babamın dizi kanamadı ki anne, onun da dizi acısaydı ağlardı" diyor yavrucak, gözyaşlarıyla. "Ömer Efe'nin babaanesi ölünce, babası ağlamıştı, ben gördüm, gözlerinden yaş akıyordu, anne."
"Sus bacaksız! Her şeyden de haberin var, çok bilmiş, yürü eve" diyerek, kolundan çekiştire çekiştire götürdü...
Ne kadar haklıydı çocuk. Beynimde şimşekler çaktı bir anda. Babasının dizi kanamamış, canı yanmamıştı. Canından bir can kopmamıştı belli ki, ağlamadığına göre. Canı yansaydı, o da ağlardı, hem de höyküre höyküre. Belki de; düşen çocuk gibi, annesi tarafından "erkekler ağlamaz" mantığı ile yetiştirilmiştir, bilemiyorum...
Ağlamak içgüdüsel bir duygudur. Duygunun cinsiyeti, ırkı olur mu? Ne kadar bastırırsanız bastırın, o içgüdü olmadık zamanda volkan gibi, bir şekilde patlar. Ağlamak aslında vücudu arındırır, rahatlatır. Toksinleri ve stres hormonlarını dışarı atmaya yardımcı olur. "Ataerkil" toplumlarda; erkekler ağlamaz mantığı ile yetişen erkekler, ağlamamak için kendilerini kasarlar. Vücut, yoğun bir strese maruz kalır ve başka şekilde bu stresi boşaltma eğilimine dönüşür.
Bunun en başında da kendinden güçsüz bulduğu kadına, en ufak bir olayda, sözlü ya da fiziksel şiddet uygularlar. Toplumda bunun örneklerini sıkça görüyoruz maalesef.
Kadına şiddet; ardı arkası kesilmeyen, kanayan yaramız ve utancımızdır...
Efendim; erkekler ağlamaz demeyin lütfen!.. Lütfen!.. Lütfen!..
Anneler, çocuklarınızı bu mantıkla yetiştirmeyin! Ağlama içgüdüsünü bastırmayın. Erkekler ağlar; hem de hıçkıra hıçkıra, dizlerine vura vura, göğsüne vura vura, höyküre höyküre ağlarlar!..
Ağlasınlar da yeter ki birilerini ağlatmasınlar!