reklam
reklam
38,2552 %0.34
43,8333 %0.15
4.076,87 % 0,33
85.287,99 %0.906
AMASYA
00:00:00
İmsak vaktine kalan
Amasya
Parçalı bulutlu
20°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara
Merzifon Bilgi Gazetesi GENEL "Tarihi Süreçte İsrail-Filistin Meselesi" Konulu Panel Düzenlendi

"Tarihi Süreçte İsrail-Filistin Meselesi" Konulu Panel Düzenlendi

Haberleri

Amasya Üniversitesi tarafından “Tarihi Süreçte İsrail-Filistin Meselesi” konulu panel düzenlendi.

Amasya Üniversitesi tarafından organize edilen “Tarihi Süreçte İsrail-Filistin Meselesi” konulu panel Fen Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Songül Keçeci Kurt’un moderatörlüğünde, Dr. Öğr. Üyesi Fatih Özçelik’in Balfour Deklarasyonu ve Filistin’de İsrail Sorununun Başlaması, Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Gül Erel Çalan’ın Soğuk Savaş Döneminde Arap-İsrail Sorunu ve Türkiye başlıklı sunumlarıyla gerçekleştirildi. Milli Hâkimiyet Yerleşkesi Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen panele Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi, Üniversite Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Murat Kurt, Prof. Dr. Mehmet Kızılkaya, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Resul Çekin, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dudu Duygu Kılıç ile akademik idari personel ve öğrenciler katıldı.

Balfour Deklarasyonu ve Filistin’de İsrail Sorununun Başlaması konulu konuşmasında Dr. Öğr. Üyesi Fatih Özçelik özetle, “Günümüzde yaklaşık 15 milyon insan bu coğrafyada yaşamaktadır. Kabaca 10 milyon Yahudi, 5 milyon Filistin (Arap) ve değişik miktarda farklı milletlerden nüfus. Tarihin hiçbir döneminde, dünya coğrafyasının hiçbir yerinde, Yahudi ve Filistin (Arap) halkları gibi birer avuç insan, Filistin gibi avuç içi kadar bir toprağın, bu denli uzun ve sert mücadelesini yapmamıştır. Ortadoğu’da ve Balkanlar’da 20. yüzyılda yaşanan sıkıntılar göz önüne alındığında sorunun temelinde Osmanlı İmparatorluğu’nun bıraktığı boşluğun hala istikrarlı bir şekilde doldurulamamış olması yatmaktadır. Mücadele, Filistin’i inandıkları kutsal metinlerden dolayı Kutsal Yurt sayanlar ile fiilen toprak üzerinde hakları ve tasarruf yetkisi bulunanlar arasında yaşanmaktadır.” dedi.

Soğuk Savaş Döneminde Arap-İsrail Sorunu ve Türkiye başlıklı konuşmasında Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Gül Erel Çalan ise, “1920-1948 yılları arasında Filistin’de İngiliz Mandası hüküm sürüyordu. İngiltere 14 Mayıs 1948’de Filistin’de manda yönetiminin sona ereceğini bildirdi. Aynı gün İsrail bağımsızlığını ilan etti. 14 Mayıs 1948 günü, Mısır güneyden, doğudan Ürdün, Kuzeyden Suriye ve Lübnan orduları saldırıya geçtiler. İsrail, Negev Çölü’nün tamamı ile Galilee bölgesini aldı. Savaş sonunda yüzlerce Filistinli yerinden edildi. İsrail’in işgalci niteliğinin tam anlamıyla ortaya çıktığı savaş ise tarihe 6 Gün Savaşı olarak geçen 1967 Haziran Savaşı’dır. İsrail, Gazze Şeridi’ni, Sina Yarımadasını, Batı Şeria’yı, Kudüs’ü ve daha önce Suriye’nin elinde bulunan Golan Tepeleri’ni ele geçirdi. Araplar için bu büyük bir yenilgidir. 1973 Yahudilerin kutsal ayında (Ekim ayı) yapılan Yom Kippur Savaşında ise ile Mısır ve Suriye birlikleri sürpriz bir saldırı ile Golan Tepeleri ve Sina yarımadasından İsrail’i çekilmeye zorladılar. Mısır ve İsrail, ABD önderliğinde 26 Mart 1979’da bir Barış Antlaşması imzalayarak savaş durumuna son verdiler. Yaser Arafat liderliğindeki Filistin Kurtuluş Örgütü’nün ve Arap devletleri Camp David adı verilen bu sürece itiraz ettiler. FKÖ; 1974 yılında BM Genel Kurulu’nda 4,5 milyon Filistinlinin tek meşru temsilcisi olarak tanındı. 1987’de I. İntifada başladı. 1989 Nisan ayında Yaser Arafat, 1988’de ilan edilen Filistin Devleti başkanlığına seçildi. Oslo Antlaşmaları ile 1993’te FKÖ İsrail’in bölgedeki varlığını kabul etti. İsrail de FKÖ’yü ve Arafat’ı Filistin halkının meşru temsilcisi olarak tanıdı. Gazze Şeridi ve Batı Şeria’da özerk Filistin yönetiminin kurulması karara bağlandı. Ancak bu teslimiyet olarak görüldü. İsrail’in kuruluşunda Türk dış politikası ise: Yahudi Devleti’nin varlığını kabul etmeyecek bir tutum sergilemiştir. 1970’li yıllar ile beraber Filistin Kurtuluş Örgütü ile Türkiye’nin diplomatik ilişkileri artmıştır. 31 Temmuz 1980’da İsrail, Kudüs’ü daimî başkent yapması üzerine Türkiye bu kararın ardından büyükelçisini geri çağırmıştır. Türkiye 15 Kasım 1988 tarihinde Filistin’i tanıyan ilk devlet olmuştur. 1990’larda ise, Tel-Aviv’deki diplomatik temsilcilik tekrar büyükelçilik seviyesine çıkarılmış, ABD ile daha yakın ilişkiler kurulurken, İsrail’le daha dengeli bir diplomasi anlayışı benimsenmiştir." şeklinde konuştu.

Panelin moderatörlüğünü üstlenen Prof. Dr. Songül Keçeci Kurt panelin sonuç bölümünde İsrail-Filistin meselesi olarak yaşanan işgal, yurtsuzlaştırma, savaş ve katliamları 6 madde olarak özetledi:

1. İsrail-Filistin meselesi özellikle Arap ülkelerinin birbirleriyle çıkar çatışmalarının ortasında kalmıştır.

2. Arap ülkeleri arasında bir ittifak ve anlaşma olmadığı sürece Filistin meselesinde bir mesafe kat etmek mümkün görünmemektedir.

3. Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail arasındaki ittifak son yıllarda daha güçlü hale gelmiştir ve özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin Irak ve Suriye’yi işgali ve bölgede Amerika Birleşik Devletleri üslerinin artışı sorunun çözümünü daha da zorlaştırmıştır.

4. İsrail bölgede yayılmacı politikasından vazgeçmeyecektir bu amaçla yasaklı bombalar kullanmakta adeta bir devlet cinneti ile hareket edip hastaneleri, camileri, kiliseleri bombalamaktadır.

5. Fakat Dünya kamuoyu bu meseleye her geçen gün daha fazla tepki göstermektedir. Bu sorunun çözümünde insaniyet dışında bir amacı olmayan ülkelerle hareket edilmelidir, derhal olayların yayılması önlenmeli ve insani yardımlar ulaştırılmalıdır. Ayrıca sorunun çözümünde anti siyonist Yahudilerin tepkisi de gözardı edilmemelidir.

6. Filistin olayları bizlere göstermiştir ki dünyada yaşanabilecek en kötü şeylerden birisi vatansız ve topraksız kalmaktır bu da bize 100. yılını kutladığımız Cumhuriyetimizin, bağımsızlığımızın ne kadar önemli olduğunu bu ülkeyi kurtaranlara ne kadar çok şey borçlu olduğumuzu bir kez daha göstermektedir.

Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi panelin sonunda yaptığı değerlendirme konuşmasında, "Hepinize öncelikle bu paneli gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür ediyorum. Bizim burada düşman olduğumuz, bizim burada karşı olduğumuz bir din değildir. Bir dinin adına yapılan teröre, insanlığa karşı işlenen suçlara karşıyız. Ve bunu sadece kınamakla yetinmiyoruz, aynı zamanda lanetliyoruz. Cenabı Allah bu zulmü gerçekleştirenlerin zulmünü en kısa zamanda inşallah başlarına geçirir. Songül Hocamınızın tabiriyle bu, bir devlet cinnetidir. Ben 1994-95 yıllarında Ürdün'de yaklaşık bir yıl kaldım ve burada kalırken hem Filistin mevzusunu hem İsrail mevzusunu yakından gördüm ve yaşadım. Bunların zaten bir gün böyle olacağını az çok o dönemde görülebilen bir şeydi. Ama hakikaten bu tarihe geçecek kara bir zulümdür, kara bir lekedir. Bugün ki panelin daha faydalı olması ve daha geniş kitlelere ulaşması için ben bu Filistin-İsrail ilişkileri üzerine yapılan bu panelin bir akademik kitap haline getirilmesini istirham ediyorum. Bize bu kronolojiyi sunduklarından dolayı hocalarımıza çok teşekkür ediyorum." dedi.

Panel, Rektör Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi'nin katılımcılara teşekkür belgelerini takdim etmesi ile sona erdi.

KAYNAK: Nedime Soku
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *