AK Parti Amasya Milletvekili M. Levent Karahocagil, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlediği basın toplantısında, “6 Şubat'ta meydana gelen depremler, sadece deprem bölgesini değil 85 milyon insanımızı derinden etkilemiştir.
Depremin ardından hayırsever vatandaşlarımız tüm imkanlarıyla bölgeye yardıma koşmuş, felaketin arkasında bıraktığı enkazı kaldırmak, yaraları sarmak adına gönülden, canla başla çalışmıştır.
Deprem bölgesine gelemeyen, yardım çalışmalarına katılamayan vatandaşlarımız da depremzedeler ve onlara yardım elini uzatan herkese muhakkak dualarında yer vermiştir.
Sadece ülkemizdeki vatandaşlarımız değil, kilometrelerce uzakta, yurt dışında yaşayan ve kalbi Türkiye için atan vatandaşlarımız da acımızı, yasımızı derinden hissetmiş, aynı hassasiyetle kilometrelerce uzaktan yardımlarını, desteklerini, dualarını esirgememişlerdir” dedi.
Amasya Milletvekili M. Levent Karahocagil, basın açıklamasında, “Devletimiz de en kısa sürede deprem bölgesine AFAD'ıyla, Kızılay’ıyla, arama kurtarma ekipleriyle, askeriyle, polisiyle, madencileri ve diğer ilgili tüm kurum ve kuruluşlarıyla ekip ruhu ile üzerine düşen ne görev var ise, canla, başla, yerine getirmişler ve getirmeye de devam etmektedirler.
Değerli Basın Mensupları,
Yaşanan bu depremlerin büyüklüğünü daha anlaşılır bir şekilde ifade etmem gerekirse, Kahramanmaraş merkezli depremlerin şiddeti, Erzincan ve Marmara’da yaşanan depremlerin toplamından bile daha şiddeti yüksek bir afet desem yanlış olmaz diye düşünüyorum.
Bu depremlerde daha çok zarar gören 2000 yılı öncesi binaların olduğu aşikardır.
Umarım artık başkalarının hatasının bedelini masumlar ödemez. Bunun içinde devletimiz, hükümetimiz yapılan araştırma, test ve bilim insanları ile yapmış oldukları istişareler sonucu eskisinden daha sağlam, daha güzel şehirler, binalar inşa ederek ve denetimleri sıkı tutarak bir daha böyle bir sonuç ile karşı karşıya kalmayacağız inşallah.
Bunun içinde her daim deprem bölgesine giden, gidemediği takdirde görevli bakanlar, mülki amirler ve diğer sorumlular ile gerekli görüşmeleri yapan, gözü, kulağı deprem bölgesinde olan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konuda verdiği sözü hatırlatmak isterim.
Nasıl yaşanan diğer afetlerde verdiği sözleri tutup evler yapılıp, hak sahiplerine verildiyse, kimsenin endişesi olmasın, inşallah bu depremde de evleri, iş yerleri yıkılan vatandaşlarımıza afetlere daha dirençli, altyapı, üstyapı ne gerekiyorsa yapılacak ve zemin artı üç katlı evler inşa edilerek hak sahiplerine verilecektir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın söz verdiği hangi işi yarım bıraktığını gördük?
Mertliği, yiğitliği, mazluma, yaşlıya, çocuğa karşı vicdanlı oluşu, adil oluşu ve yeri geldiğinde davası uğruna celallenen, sözünün eri olan liderimiz Recep Tayyip Erdoğan hiçbir sözünü yemediği gibi bu sözünü de tutacak ve halkının karşısına verdiği sözleri gerçekleştirerek çıkmış olacak.
Söz, bizde namustur, çünkü söz, verildiyse tutulur, başlanan iş asla yarım bırakılmaz, bitirmeden de halkın karşısına çıkılmaz.
AK Parti hükümeti olarak verdiğimiz sözlerden biri ile alakalı olarak önemli bir açıklamayı da geçen hafta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Sayın Fatih Dönmez yaptı.
Depremde evi ve/veya iş yeri yıkılan, acil yıkılacak, orta ve ağır hasarlı olan vatandaşların depremden önceki ödenmemiş tüm elektrik ve doğal gaz faturalarının silindiğini belirterek,
Elektrikte 3,13 milyar lira, doğal gazda 953 milyon lira olmak üzere toplam 4,08 milyar lira tutarında doğrudan destek sağlandığını ifade etmiştir.
Depremin ardından elektrik ve doğal gaz iletim ve dağıtım hatlarındaki sıkıntılarda gerekli güvenlik tedbirlerine riayet edilerek giderilmiştir” dedi.
Karahocagil, açıklamasının devamında; “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız, yaşanan asrın felaketinde gerçekleştirdiği çalışmaların yanı sıra ülkemiz adına daha iyisini ortaya koymak adına daha fazla çalışmaya, yatırım ve projelerle ülkemizi ihya edecek, daha güçlü kılacak icraatlarını de sürdürmekte, yoluna devam etmektedir.
Son olarak Balıkesir'in Bandırma ilçesinde faaliyete geçirilen bor karbür yatırımına ilişkin, yıllık 1000 ton kapasiteye sahip bor karbür tesisinin açılışı ile ülkemiz, bor karbür üretiminde ABD,Çin, Rusya, Almanya ile birlikte dünyanın ilk beşi arasında yer almıştır.
Açılan bu tesisin ülke ekonomisine doğrudan yıllık 35-40 milyon dolar gelir sağlayacağını da belirtmek isterim.
Ayrıca bor cevherinde son 20 yılda gerçekleştirilen çalışmalar ile bu ürünün değerini 2 bin kata kadar yükselten teknoloji ve AR-GE altyapısı da yine hükümetimiz döneminde gerçekleştirilmiştir.
Biz biliyoruz ki “Bize değer kazandıran şeyler, yaptığımız işlerdir.” Bu yoldanda, hedeflerimizden de asla vaz geçmeyeceğiz.
Büyük ve güçlü Türkiye için artık hedeflerimizi bir adım ötesine taşımak durumunda ve arzusundayız.
Çünkü Türkiye Yüzyılı olarak çıktığımız bu yola, teknolojinin, sürdürülebilirliğin, kalkınmanın, istikrarın, bilimin ve üretimin gelişmişlik, büyüme ve güç ile ne kadar bağlantılı olduğunu ne kadar doğru orantılı olduğunun farkındayız.
Artık hiçbir şekilde eski Türkiye olamayız, geriye dönemeyiz. Kendi ayakları üzerinde, cihana hükmeden atalarımız Osmanlı gibi boyun eğmeden, düşmana muhtaç olmadan ilerlemek zorundayız.
Değerli Basın Mensupları,
Muhalefet cephesinin akıl almaz oyunlarını içeren söylemlerini basından sizler gibi takip ediyoruz. Benim anladığım kadarıyla;
Bizim derdimiz vatan, onların derdi Erdoğan.
20 yıldır halkın teveccühü ile Cumhurbaşkanı olarak seçilen Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı indirmek onların en çok istedikleri şey. Bunun için yanmaya, iç dış şer güçlerin her dediğini yapmaya hazırlar bile.
Örneğin, “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.” Anayasa hükmü ile garanti altına alınmış olan toprak bütünlüğümüz, muhalefetin, Türkiye topraklarına göz dikmiş, parçalamak için salyalarını akıtarak pusuya yatmışlar ile el ele, kol kola olmaktan çekinmiyor. Çünkü başta da söylediğim gibi dertleri vatan değil, dertleri ülkesi için çalışan Avrupa’ya, ABD’ye meydan okuyan Erdoğan…
Polisimizi, öğretmenimizi, korucumuzu, sivil vatandaşımızı, Mehmetçiklerimizi şehit eden, çocuklarımızı dağa kaçıran PKK’nın ele başı hapse atılmış,
Elebaşının heykelini dikmek isteyen terör sevdalısı hapse atılmış,
Kendi vatandaşına mermi yağdıran FETÖ’cüler ve işbirlikçileri hapse atılmış, tek dertleri Erdoğan olan muhalefet, “Yeter ki İktidar olalım da, onları da çıkarırız n’olacak.” sözünü bu ülkenin toprakları için kanını akıtan şehit ailelerinden, cumartesi annelerinden utanmadan verebiliyorlar.
Bu ülkeye devrim niteliğinde eser, hizmet sunan, Türkiye’nin gök yüzündeki başarılı imzası yerli ve milli İHA, SİHA’larımızın baş mühendisine bile parmak sallayabiliyorlar.
Dertleri Vatan Değil, Erdoğan olan bu muhalefet, yeter ki Avrupa’dan “aferin” alabilmek için İHA’larımızı, SİHA’larımızı sonsuza dek kapıları açılmamak üzere hangara kitler, kilidi asarlar.
Şimdi soruyorum, sizlere FETÖ, ABD, PKK, Avrupa Birliği, NATO, Bürüksel ve sayamadığım diğer yapılar ya da örgütler Erdoğan'ın gitmesini istiyor mu? İstiyor.
Peki neden Erdoğan'ın gitmesini istiyorlar? Çünkü ülkesinin, milletinin çıkarlarını öncelediği için, bu ülkeyi ileriye taşıdığı için bu onların işine gelmiyor.
Eskisi gibi yönetebilecekleri, dediklerini yaptırabilecekleri bir Türkiye istiyorlar ki, emellerini gerçekleştirebilsinler.
AK Parti ve lideri Erdoğan, küresel güçlerin hoşuna gitsin diye değil, bu vatan, bu millet için çalışıyor, üretiyor.
Üç tarafı denizler, dört tarafı düşmanlarla çevrili ülkemizi bu namertlere teslim edemeyiz, etmemelisiniz.
20 yılda AK Parti hükümeti, köprü, nükleer enerji santrali, savunma sanayi araç ve ekipmanları, Piri Reis Deniz altısını, Kızılelma’yı, Marmaray'ı, TOGG, şehir hastanelerini, Avrasya Tüneli’ni, havaalanları yapmış, doğal gazı çıkarmış, hükümetin daha da fazla yapacağı işler için destekleyeceğiz ve desteklemeye devam edeceğiz.
Ya da koltuk sevdalısı, mevki makam beklentisi olan, çeşme açan, heykel diken muhalefete makam mevki mi vereceğiz. Bunu iyi düşünüp, taşınmalıyız.
İnşallah, 14 Mayıs'taki seçim sonrası sizden alacağımız güçle, daha güçlü bir ülke olarak yolumuza devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.