Taşkayalar Manav- Market sahibi Mehmet Taşkaya, gazetemize yağ fiyatlarındaki yükselişin nedenleri hakkında bilgiler verdi.
Gıda piyasalarında arz eksikliğine yol açarak bazı temel gıda ürünlerinde yeterli stok bulunmadığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını söyleyerek, Türkiye’nin yeterli miktarda ayçiçek yağı stoku bulunduğunu söyleyen Mehmet Taşkaya, “Yağ fiyatlarını şu anda marketlere yansıtmaları çok mantıksız bir durum. Çünkü yağ fiyatlarının market sahibi ile bir alakası yok. Örneğin toptancı bana yağın fiyatına 175 lira diyor, Karadenizbirlik yağa 190 lira diyor. Şimdi biz bu rakamlardaki yağı nasıl satacağız. Karadenizbirlik yağdan şu anda ben yağ istiyorum ama bana fiyat vermiyor. Karadenizbirlik yağ fiyatları belli değil diyor. Ne zaman belli olacak diyoruz, geminin geleceğini ve ondan sonra yağ fiyatlarının belli olacağını söylüyor. Bir de burada en büyük hatalardan birisini de halkımız yapıyor. Bir adam evde iki kişi olmasına rağmen 10 teneke yağ alıyor. Diğer bir adam benim evde de 6 tane var diyor, ben de 10’a tamamlayacağım diyor. Talep arz meselesi gibi düşünelim. Talep artınca ne oluyor arz yükseliyor. Şimdi bu şekilde insanlar 5’er, 10’ar teneke yağ aldıklarında elimizde mal kalmıyor. Herkes firmaya gidip yağ istiyor. Olay böyle olunca fabrika diyor ki; yağın hızlı satışını görüyor ve yağ 100 lira iken 120 olarak bize fiyat veriyor. Halk kendi kendine yapıyor diyebilirim. Televizyonlarda gördükleri şeylere inanıyorlar. Televizyonda yağ bitecek diyorlar. Bu yağın yükselmesinin ve hızlı satılmasının tek sebebi yağ federasyonları başkanının Türkiye’deki yağı yetmez demesinden dolayıdır. Şu anda herkes evine yağını aldı, stoklarını yaptı. Bence en az bir ay yağ satılmaz. Sadece benim gibi düşünen, işte evimde yağ var niye alayım diyen kişiler alacaktır. 10 teneke, 15 teneke yap alan kişiler bitti. Ama yağ fiyatları 150 ile 200 lira arasında olur. Daha fazla yükselir mi, bence yükselmez. Çünkü herkes aldığı için adam satışı yapabilmek için fiyatı geri çekecek. Türkiye’de yağ bitmez ve Türkiye’de gıdanın biteceğine ben inanmıyorum. Biraz halkın kendisine çeki düzen vermesi gerekiyor, bazı şeyleri görmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Gıda sektöründeki düzensiz piyasanın market sahiplerine olumsuz yansıdığını belirten Taşkaya, “Bir arada sebze sektörü ile ilgili böyle durumlar yaşandı. Sebze fiyatlarını aradaki adamlar yükseltiyor dediler. Örneğin Kumluca’da sebzede piyasası şöyle kurulur. Altı tane orada mal satan kişiler, altı tane mal alan kişiler, altı tane de köylü girer. Bir tane de dernek başkanı girer. O gün mesela domates çok hızlı satılmıştır. Dernek başkanı derki domatesi bugün 1,5 lira yapalım. Köylü derki ben 1,5 liraya razı değilim. Alıcı da derki ben 1,5 lira olursa ben bu domatesi almıyorum. O zaman bir orta yol bulurlar ve halde 1,25 lira yaparlar. Türkiye geneline de yayınlarlar. Ama gıda sektöründe böyle bir olay yok. Şu anda Karadenizbirlik, Merzifon’da bize yağın fiyatını örneğin 150 lira diyor. Kırıkkale’ye ise 135 liraya satıyor. Biz Kırıkkale’deki yapı 135 liraya alıp, 140 liraya mal ediyoruz. Yanı başımızda fabrika var, fabrika bize 150 lira diyor. Ve biz Kırıkkale’den Merzifon’un yağını buraya geri getiriyoruz. Böyle de bir saçma düzen var. Şimdi birileri de çıkıp bu durumu market sahipleri yapıyor diyor. Ben market sahibiyim, 150 liraya oradan yağ alıp 160 liraya satmak yerine 135 lira oradan yağ alıp 140 liraya satıyorum. Bu durumda ben kötü bir adam mıyım, iyi bir adam mıyım? Biz bir de bu kadar ulusal marketle mücadele veriyoruz. Fiyatlarımızı onlara göre düzgün tutmalıyız, düşük tutmak zorundayız. Beni çayı, yağı yüksek tutuyormuşum diye denetlemeye geldiler. Ben faturalarımı çıkarttım, yüzde 7 ile yağ satıyorum, yüzde 6,5 ile çay satıyorum. Burada bizim yüzde 7 ile işin içerisinden çıkma şansımız var mı, yok. Raf masrafımız yüzde 20 zaten. Elektrik, işçinin maliyeti, mazotun fiyatı artmış vaziyette. Geçen ay ki poşete verdiğim para 4.800 lira, sadece poşete verdim. Devlet 25 kuruş poşet diyor, poşetin tanesi bize 87 kuruşa mal oluyor. Biz 25 kuruş üzerinden tekrardan devlete vergi ödüyoruz. Ama yine marketçiler kötü. Ben bu işin ortasını bulamadım” dedi.
Konuşmasının devamında ulusal marketlerin yağ raflarında yağ satmadığı halde depolarında yağ stokladığından bahseden Mehmet Taşkaya, “Bu zamanda yağı ulusal marketler sakladı. Onlar toplayıp depolarına koydular. İnsanların gözü önünde kolileri doldurdular, depolarına indirdiler. Peki, yerel marketler hiç yağ sakladı mı? Benim marketim boy boy raflarda görebilirsiniz. Şu anda bile benim raflarım doludur. Belki benim onlar kadar yağım yoktur, ama ben rafımı boşaltmam. Bugün ne yapmak istiyorlar onların üzerinden yapıyorlar zaten. İnsanların gözünü biraz açması gerekiyor. O market bana yağ vermedi deyip, yine oraya alışveriş yapmaya gidiyorlar. En basitinden bir örnek vereyim. Benim marketim ben ve kardeşlerim hariç 12 kişi çalışıyor. Bir tane ulusal markette 2 kişi çalışıyor. Ve bunların çoğu da devletin sağlamış olduğu işkur ile çalışıyorlar. Şimdi bu memlekete ne bir vergi dairesine paraları giriyor ne Merzifon’daki bankalarına paraları gidiyor. Artı kendi kâğıtlarını toplayıp Merzifon’a satmadan götürüyorlar. Sevkiyata gelen araçlar boş kâğıtları alıyorlar geri götürüyorlar. Bu memlekete bir kuruş çivi çakılmıyor. Bugün 50 tane ulusal market var. En kötüsü bugün 20 lira cüro yapsa aylık 1 trilyon para Merzifon’dan uçuyor gidiyor. Bu tek Merzifon için değil Türkiye’de bütün yerlere göre her memleketteki o para çıkıyor gidiyor. Şimdi para girmeyen bir memleketten ne beklersin. Benim kâğıdım buraya gidiyor, buranın vergi dairesine ödüyorum, buranın bankaları ile çalışıyorum. Şimdi onların paraları en azından bankaya girse bankada bile kişi sayısı artacak. Yine memlekete bir fayda sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.