Ülke gündeminde yer alan Sezen Aksu ve Sedef Kabaş tartışmalarına Gelecek Partisi Merzifon İlçe Başkanı Hacı Bekir Kurt da katıldı.
Gelecek Partisi Merzifon İlçe Başkanı Hacı Bekir Kurt, sahte gündemlerle gerçek gündemin unutturulma gayreti içerisinde olunduğunu söyleyerek, “Sezen Aksu-Sedef Kabaş; iki kadın , iki mağduriyet ve bu ikiliye galiz, necis ve habis küfür ve saldırılar ile bir yerleri yine konsolide, toparlama yada sahte gündem ile gerçek gündemi unutturma ve zaman kazanma gayreti. Yani yine bildik, tanıdık, o ucuz siyasi bağnazlık, aymazlık ve hassasiyetleri kaşıma, uyarma ve diri tutma şoklamaları. Lakin, beyhude halk doğal gaz, elektrik ve akar yakıt yangınını ve zam boranını unutmayacak, ''Kurt kışı geçirecek, yediği ayazı unutmayacak'' unutturmayacağız da” dedi.
Kurt, yaptığı basın açıklamasının devamında; “Biri onlarca yıldır gönül ve sevda şarkılarımızın beste, güfte ve sesi...Diğeri bir genç gazeteci, haber alma ve haberdar olmamıza yine ses ve nefes. Biri sosyal medyada yayınladığı bir Çerkes atasözünün hakaret içerebilir olasılığı ile delil karartma şüphesi olmadığından tutuklama gerektirmeyecek, yakalanması zora girmeyecek olmasına rağmen gece yarısı yatağından alınıp derdest edildi. Hem de daha önce bu tür uygulamaların kalktığını hukuk reformu(!) olarak duyuran bir genel başkana hakaret gerekçesi ile. Ve hem de haremlik selamlık hassasiyeti olan, mahremiyet bilgisi, namus, şeref ve insan onurunu korumak ve kollamak ile mükellef devlet ricalinin zirvesi birine hakaret gerekçesi ile. Öbürüne herhangi bir cezai müeyyide uygulanamayacağı bilindiği için sıralı, ardışık ve hiyerarşik bir şekilde tahkir, tenkit ve tehdit söylemleri ile '' dilini kopartmak görevimiz'' şeklinde sosyal ve psikolojik şiddetle biten ve kutsal bir mabedimizden-camimizden bir yerlere mesaj eşliğinde ayar verildi.. Kaldı ki; Hz Adem (AS)'ın peygamberlik öncesi hali ve işlediği günah tarih boyunca bir çok edebi eserin, şiir ve imgesel kaynağı, tasavvufi, felsefi ve dini değerlendirmelerin konusu olmuş olmasına rağmen. Cahillik, bir tavır, tutum olduğu, ilmi gerçeği inkar edip hakaret amaçlı kullanılmadığı bilindiği halde amma ve lakin, planlı-proğramlı bir kışkırtma ve zihni zapt-u rapt sahnelendi..
Sayın Aksu 2017 yılında yazıp seslendirdiği bir eser ile 2022 de yargılanabileceği(!) ihtimalini hiç düşünmemiş olmalı ki halen üretmeye, ürettikleri ile birilerini tüketmeye devam etmektedir. Tarih boyunca bu tür örnekler yaşanmış ve yaşanmaya da devam edecektir. Sanatçıların eserlerini hala okurken, dönemin hükümdarlarının esamesi ve esemesi dahi okunmamaktadır. Hiç bir gerekçe, her hangi bir dini kutsalı, peygamber ya da değere hakareti haklı kılmayacağı gibi ve bunları insanları ayrıştırmada kullanmaya bir nihayet verilemedi maalesef. Allah CC soracağı hesabı sormaktan vazgeçilmemekte, Onun soracağı soruları sormakta ısrar edilmektedir. Elinizi-dilinizi dinimizden-değerlerimizden, diyanet ve devletimizden çekin artık! Yeter! Maksadını aşan bir tabir de olsa, linçe, öce ve hınca maruz bırakmanın ne alemi var? Bunlar kadın, anne ve sanatçı, ne oluyorsunuz? Nereye götürüyorsunuz bizi? Hem bu zamana kadar neredeydiniz beyler? Hayırdır? ''Işık doğudan yükselir'' diyen de sayın Aksu idi. Ona da bir şey diyecek misiniz? Ya da büyükelçi atadığınız Egemen Bağış'a söyleyebileceğiniz bir söz ya da o ciğeriniz var mı? Sayın Erdoğan'ı peygamber ilan eden, yaptıklarını sünnet kabul eden yobazlara diyebileceğiniz bir şey ya da yüreğiniz olmadığını biz biliyoruz. O yüzden yemezler bu oyununuzu, bunu aciz ve müflis siyaset anlayışınıza veriyoruz. Halka inin! Ektiğiniz kin, nefrete ve öfkeye dönüşüyor. Bu arada dava adamlığı her eleştiride bulunanı dava etmek demek değildir” ifadelerini kullandı.