Diyanet-Sen Merzifon İlçe Başkanı Hüseyin Kayıkcı, yaptığı basın açıklamasında, Diyanet-sen mensubu olmanın, “Hilfü’l-Fudul anlayışı ile hareket edebilmektir. 571 yılında dünyaya teşrif eden Kutlu elçi Hz Muhammed Mustafa (S.A.V) efendimizin tebliğini merkeze alıp, İslam Ümmetinin birlikteliğini kabullenebilmektir. Diyanet-sen’li olmak; dar çerçevede bölgesel ideolojik hizmet değil, tüm insanlığın beklentilerine gücü nisbetinde Ümmet bilinciyle koşabilmektir. ‘’Ten rengi ayrı ama ter rengi aynı, göz rengi ayrı ama göz yaşının rengi aynı’’ prensibini merkeze alabilmektir. Hakkari’de neysek Edirne’de de aynı olabilmektir. Türkiye’de neysek Suriye’de, Afganistan’da, Sincar Uygur bölgesinde, Irak’ta, Filistin’de, Arakan’da ve mazlum coğrafyalarda da aynı kalabilmektir. Mazlum ve mağdurlar açısından bakıldığında; İdlip’de acılar nasıl hissediliyorsa Amasya da Ankara’da, Diyarbakır’da da aynı hissedebilmektir” anlamına geldiği söyledi.
Kayıkcı, basın açıklamasının devamında; “Diyanet-sen mensubu olmak demek; Söylemden öteye eylemde de bir şeyler yapabilmektir; Tıpkı Arakan’da yetimhane inşa edip açmak gibi… Tıpkı Afrika’da (Gana-Gabon’da) 300 kişilik Ahmet Yıldız Külliyesi inşa edip açmak gibi… Tıpkı İdlip’de 400 adet Mehmet Akif İnan Mahallesi inşa edip hizmete sunmak gibi… Tıpkı Gazze’de Mehmet Akif İnan Şifa Hastanesini inşa edip mazlum ve mağdurların hizmetine sunmak gibi… Tıpkı Ülkemizde Pandemi sürecinde; Sel ve yangın felaketlerinde bütün varını yoğunu AFAD kanalıyla mağdurlarla paylaşabilmek gibi…
Diyanet-sen mensubu olmak demek; 15 Temmuz hain Darbe girişiminde bağlı bulunduğumuz konfederasyon ‘’Memur-sen’’ olarak meydanlarda Ülkesinin, devletinin, milletinin, mağdurlar ve mazlumlarla gece gündüz nöbet tutarak yanında durabilmektir, aynı iştah ve kararlılığı devam ettirebilmektir. Birileri gibi ‘’perde arkasından olayların durulmasına’’ bakmadan gözü pek bir anlayışla ve bir gün sonra da Ankara’da Türkiye’deki tüm teşkilat başkanları düzeyinde kurşunların havada uçuştuğu bir atmosferde protesto yürüyüşünü, birlik ve beraberlik haykırışını tüm dünyaya haykırabilmektir...
Diyanet-sen mensubu olmak demek; İftira, yalan ve kumpas kampanyalarını, masa başı oyunlarını, tehditler ve bir takım çevrelerin baskı politikalarına yılmadan, korkmadan, usanmadan, yorulmadan karşı koyabilmektir” ifadelerini kullandı.