Taşkayalar Market sahibi Mehmet Taşkaya, İsrail ürünlerine yönelik boykot çağrıları ve indirimli ürünlerle ilgili açıklamalarda bulundu.
Mehmet Taşkaya, özellikle sosyal medyada ve bazı siyasetçilerin İsrail menşeili ürünlere boykot uygulanmasına yönelik yaptıkları çağrıları değerlendirerek, “Eğer bu ülkede İsrail ürünlerinin satılması istenmiyorsa onların Türkiye’deki fabrikalarının kapatılması gerekiyor. Fabrikalar faaliyette olduğu sürece biz marketçiler olarak son noktayız. Yani bizim bu konuda yapabileceğimiz bir şey yok. Biz vatandaşın taleplerine göre satılacak ürünler alıyoruz. Ayakta durmak için de bizim satılanı satmamız gerekiyor. Örnek verecek olursak, vatandaş kola istiyor meyve suyu almak istemiyor. Şimdi bizim marketimizde üç palete yakın kola var, almışız parasını da vermişiz. Sadece kola olarak değil, çamaşır, bulaşık deterjanları da var. Yerli malları dediklerimizin de ham maddelerine bakacak olursak çoğu İsrail’li firmalardan alınıyor. Madem ki İsrail’e karşı duracağız devletimiz hodri meydan desin bizlerde gidip Filistin’de savaşalım, en azından cihad etmiş oluruz” dedi. Zincir marketlerin fazlalığına da dikkat çeken Mehmet Taşkaya, “Biz zincir marketler ilçede olmasın demiyoruz. Her marketten 7-8 tane olsun onu anlıyoruz. Ancak baktığımızda her caddede, her sokakta bu marketlere rastlıyoruz. Adamlar tencere tava satıyor züccaciyecinin işine engel oluyor, beyaz eşya satıyor beyaz eşyacının işine engel oluyor, yani kısaca adamlar herşeyi satıyor. Yerel esnafın bunlara karşı dayanma gücü nasıl olabilir. En büyük sıkıntı üç harfli diye bahsettiğimiz bu zincir marketlerin televizyonlarda sürekli reklamı döndüğü için vatandaşlarımızda buraları ucuz zannediyorlar. Akşam televizyonda bir marketin reklamını gördüm pirincin kilogramına 48.50 tl diyor. Bizde 5 kg’lık pirinç 139 TL. Bir ürünün ucuz olabilmesi için ya kalitesinin düşük olması lazım ya da gramının eksik olması lazım. Bunun bir hammaddesi ve maliyeti var” dedi. Yerel marketlerin çok kısa bir zaman içerisinde kapanmak zorunda kalacağını da iddia eden Mehmet Taşkaya, “Hergün değişik isimlerle ulusal market sayısı çoğalıyor. Bir market açılmış içerisinde iki tane personelle faaliyetini sürdürüyor bunlar. Benim burada 11 çalışanım var, bunların maaşı, sigortası, işyerinin kirası hepsi maliyet. Buna ne kadar dayanılabilir ki. İddia ediyorum 2-3 yıl sonra yerel market kalmayacak. Çünkü kimse bu yükün altından kalkamaz” dedi. Ulusal marketlerin en büyük kazançlarının reklamdan geçtiğini de belirten Taşkaya, “Bu firmalar halkı çözmüşler. Reklama ağırlık veriyorlar. Bizlerin birer adet marketi var, reklama nasıl bütçe ayırabiliriz. Bizde bundan dolayı halka kendimizi anlatamıyoruz. Ürünlerimizin çok ucuz olmasına rağmen reklam sıkıntısından dolayı vatandaşa kendimizi tanıtamıyoruz” dedi. Yerel esnafın ayakta kalması için en büyük sorumluluğun vatandaşlarda da olduğunu dile getiren Mehmet Taşkaya, “Tüm iş kollarında yerel esnafın ayakta kalması için vatandaşlarımıza da büyük sorumluluk düşüyor. Vatandaşımız düğün alışverişini gidiyor bu üç harfli marketlerden yapıyor davetiyesini sana bırakıyor. Veya o gün parası olmuyor yarın vereyim diye alacaklarını alabiliyor. Sonuçta bizde bu memleketin evlatlarıyız onlarda. Bir şey diyemiyorsunuz. Ama bunu bir zincir markete teklif etme şansı yok. Üstelik fiyatlarımızda onlardan uygun olmasına rağmen. Başta da değim gibi bizim en büyük eksikliğimiz ulusal marketler gibi reklam veremeyişimiz. Yani kendimizi halka anlatamamamız” dedi.