AK Parti Amasya Milletvekili M. Levent Karahocagil, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlediği basın toplantısında, teröre bulaştığı gerekçesi ile görevlerinden el çektirilen Belediye Başkanları ile ilgili açıklamalarda bulunarak, “Basın açıklamamın konusu, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinden sonra, teröre bulaşan belediyelerin, belediye başkan vekili görevlendirmelerine giden süreç ile ilgili olacaktır.
HDP'nin sıkça dile getirdiği, hep anlamak istedikleri boyuttan bahsettikleri, bu “görevlendirmelerin” sebebini ben de gerçekçi biçimde ve tüm kürt kardeşlerimin gözü önünde cereyan eden olayları vurgulayarak anlatmaya gayret edeceğim.
Yine açıklamamın başında, AK Parti'nin, AK Parti Lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın, bizlerin, kürt kardeşlerimizle aramıza hiçbir şer gücün giremeyeceğini, mücadelemizin Ermenistan menşeli, Amerika destekli, Avrupa dayanaklı, bölücü terör örgütleriyle, vatan hainleri, ile olduğunu bildirerek başlıyorum” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin, PKK/KCK bölücü terör örgütü ve onun uzantılarına karşı mücadelesini 35 yılı aşkın bir süredir kesintisiz bir şekilde ve kararlılıkla sürdürdüğünü söyleyen AK Parti Amasya Milletvekili M. Levent Karahocagil, “Bölücü terör örgütü ise silahlı ve yıkıcı canice eylemleri ile bölgesel ve uluslararası gelişmeleri Türkiye aleyhine kullanma stratejisine devam etmektedir.
Burada HDP/PKK'ya oy veren, destekleyen kürt kardeşlerime dostça, kardeşçe bir soru sormak istiyorum.
Ülkemizde kürtlere karşı, bölücü, horlayıcı, menfi olumsuz, tek bir olay oldu mu? Bu kişi “Kürt” diye bir ayrıma tabi tutuldu mu?
Hayır, o zaman bu ülkenin terör örgütleriyle mücadelesinde milyarlarca paramızın, binlerce canımızın gitmesine gönülleri nasıl rıza gösteriyor?
Değerli kürt kardeşlerim bunlara destek vermeyin, destek verip meclise gönderdiğiniz vekillerin hiçbirinin sizlerle zerre alakası yok, bunlar “kürt hakkı” deyip sizin oylarınız ile vekil olup, günlerini gün eden, hayatlarını yaşayarak, sizin cenazeleriniz üzerinden mastika oynayan, şer güçlerin maşalarıdır.
Bunlar sizin gençleriniz üzerinden küresel güçlerin emelini gerçekleştirmeye, bunlar İsrail'in arzı mev-ud hayaline odun taşıyan menfaat perestlerdir.
PYD/YPG, PJAK ve TAK gibi diğer terör örgütleriyle organize olarak bölgesel barış ve güvenliği sarsan ve istikrarsızlığa sebep olan terör örgütü, PKK/KCK'nın ülkemizde de çocukların zorla kaçırılarak sözde örgüte kazandırılması konusunda suç dosyası hayli kabarıktır.
Hatırlarsak, 2014 yerel seçimleri sonrası terör örgütü silahlı faaliyetlerini yürütebilmek için HDP/DBP'li belediye yönetimlerinin bulunduğu il ve ilçelere silah ve patlayıcı madde yığınakları yapmıştı.
Sadece bununla kalmamış, mahkemeler kurmuş, vergi toplama gibi devlet otoritesini tahrip eden, ayrı bir hukuki ve siyasi düzen kurma girişiminde bulunmuştu.
Terör örgütü, Mart 2013'te ilan ettiği, eylem yapmama kararını, Temmuz 2015'te bozmuştu. KCK yürütme konseyi bölgede inşa edilen barajların askeri amaçlı olduğunu bahane ederek silahlı eylemlerin başlayacağını ilan etmiştir. Akabinde, örgütün üst düzey sorumlularından “öz yönetim” açıklamaları gelmişti.
Rahat durmayacaklardı, çünkü ipleri dışarıya bağlıydı, Türkiye'nin büyümesini, güçlenmesini istemeyen küresel güçlerin elindeydi.
Silahlı saldırılar başlamış, 20 Temmuz 2015'te Adıyaman'da bir askerimiz, 22 Temmuz'da Ceylanpınar'da uykusunda iki polisimiz ve 23 Temmuz'da Diyarbakır'da bir polis memuru şehit edilmişti” dedi.
Amasya Milletvekili M. Levent Karahocagil açıklamasının devamında; “Terör Örgütü'nün başlattığı saldırılara ve sözde öz yönetim ilanına ilişkin çağrılarına paralel olarak, HDP/DBP yönetimindeki birçok il ve ilçe belediyesinden art arda sözde “öz yönetim” ilanı gelmiştir.
İlk olarak Şırnak'ta özerklik ilan edilmiş, bilahare Hakkari, Silopi, Cizre, Nusaybin, Yüksekova, Varto, Bulanık, Sur, Gilvan, Lice, Başkale ve Doğubeyazıt'ta olduğu birçok yerden özerklik ilanları gelmiştir.
Akabinde örgüt “Kır’a Dayalı Şehir Savaşı” adına verdiği kalkışmayla birçok il ve ilçede hendekler kazılarak ve barikatlar kurularak terör faaliyetlerinin şehir merkezlerine taşınması amaçlanmıştır.
Bu süreçte terör örgütü, kanlı ve yıkıcı eylemleriyle her türlü hakkı, hukuku ayaklar altına almış anayasamız ile teminat altına alınan, yaşama ve mülkiyet hakkını kürt halkının elinden almaya kalkışmıştır.
Belediyelerin araç ve gereçleri her türlü terör faaliyetinde kullanılmıştır.
Terör örgütü ve uzantıları kendi belediye başkanları aracılığıyla legal imkanları, illegal amaçlar doğrultusunda kullanarak, Anayasa ve kanunlarda görev ve sorumlulukları tanımlanan, Devlet teşkilatının bir unsuru ve vatandaşların mahalle ve müşterek nitelikli ihtiyaçlarını karşılamakla görevli olan bazı belediyeleri terör faaliyetlerinin desteklenmesi için militan kaynağı, mali kaynak ve araç gerecin temin edildiği lojistik merkezlere dönüştürmeye çalışmışlardır.
Bu hususların 2014 yerel seçimleri sonrası dönemde adli ve idari soruşturmalar ile tespit edilmesi sonucu, Bakanlığımızca terör örgütleri ile iltisaklı-irtibatlı olan, terör örgütlerine destek verdikleri yönünde tespit ve deliller bulunan belediye başkanları, Anayasanın 127. maddesi ve 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 47. maddesine istinaden görevden uzaklaştırılmış, yerlerine Belediye Kanunu’nun 45. ve 46. maddeleri uyarınca belediye başkan vekilleri görevlendirilmiştir.
Bu süreç ile beraber devletin tüm birimlerinin yoğun mücadelesi sonucunda terör örgütüne yöre insanların katılımı, tarihinde en düşük seviyelere inmiştir.
Öyle ki terörist sayısı son 6 yılda 2.475 ila 2.780 aralığında iken bu sayı 120'li sayılara kadar gerileyerek %95 oranında düşürülmüştür.
Bölge insanının yüzü gülmeye başlamış, görevlendirme yapılan belediyelerin kaynakları, gitmesi gereken hizmetlere gitmeye başlamış, kentlerimizde huzurun ve hizmetin öne çıkarıldığı gerçek belediyecilik ile halkımız vatandaşlarımız tanışmışlardır.
Teröre akan kaynaklar tam ters dönerek gerçek mecrasını bulmuş, HDP'li vekiller, terörün ana merkezi Kandil ne kadar yalanlarına yalan katsalar da, kaynakların belediye hizmetlerinde kullanılması ile vatandaşlarımızın huzur ve refah düzeyi artırılmıştır.
Burada HDP'ye destek veren, İslam’ı kendine referans edinmiş Kürt kardeşlerimle bir düşüncemi paylaşmak isterim…
Bu HDP’li vekiller acaba gerçekten kürtlerin hakkını mı savunuyorlar yoksa günlerini fındık kırma, keyiflerinden taviz vermeden, koltuklarını koruyabilmek adına karşılarında yarattıkları düşmanları eleştirerek, fakat zamanı gelince, 2019 yerel seçimlerinde olduğu gibi o düşman ile de bir araya gelerek kürt kardeşlerimizi kandırıyorlar mı?...
Bence kürt halkı diyerek, yine Kürtleri kandırıyorlar. Türklerin sahip olduğu, Kürtlerin sahip olmadığı hangi haktır bu…
Türklerin sahip olduğu Kürtlerin olmadığı hangi özürlüktür bu…
Türklerin sahip olduğu Kürtlerin olmadığı hangi eşitsizliktir,
Türkiye'nin diğer bölgelerine yapılıp, güneye, doğuya yapılmayan yatırım var mı?...
Hiç Recep Tayyip Erdoğan'ın ağzından Türk- Kürt ayrımı duydunuz mu?
Kürt kardeşim uyan artık, küresel güçlerin oyuncaklarının oyunlarını alet olma…
Elinin tersiyle bu oyuncakları saf dışı bırak…
Türkiye 786 bin kilometrekaresi ile 7 bölgesi ile doğusu, batısı, kuzeyi, güneyi ile 20 yıldır AK Parti iktidarı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde gergef gergef işlenmedi mi?
80 yılda yapılanları, 20 yılda misliyle yapmadı mı?
Her kurumu ile, her birimi ile, her Bakanlığı ile 80 yılda yapılanları kat ve kat artırmadı mı?
Dünyanın sahip olduğu her teknolojiye ülkemiz ya aynı anda veya daha önce sahip olmadı mı?...
Elbette oldu, olacak ta, “Daha yapacak çok işlerimiz var.” diyen dünya liderine sahip çıkalım, bu ülke türküyle, kürdüyle, lazı, çerkezi, gürcüsüyle, alevisi, sünnisi ile bir bütündür bunu bölmeye parçalamaya hiçbir gücün gücü yetmeyecektir.
Konumuza dönecek olursak, belediye başkan vekili görevlendirmeleriyle, belediyelerden sağlanan imkanları kaybeden terör örgütü ve onun güdümündeki siyasi uzantılar, militan bulma, maddi kaynak temin etme ve kendi tabanını yönlendirmede ki sıkıntıları çözmek için 31 Mart 2019'daki seçimlerde, kendi isteklerini yerine getirecek adayları tercih etmişler fakat halkımız istenilen desteği vermemiş, büyük oy kaybı yaşamışlardır.
2014-2019 döneminde, belediye başkan vekili görevlendirilen 94 belediyenin, 2019 seçimlerinde 39 adedini AK Parti, 48'ini HDP, 5’ini SP, 1’ini BBP ve 1’ini TKP kazanmıştır.
Sonuç olarak, belediyelere görevlendirilen başkan vekilleri sayesinde olması gereken icraat ve görev alanlarına geri dönülmüş, yeniden bu merkezlerde hizmet üretme imkanı oluşturulmuştur.
Devlet güçlüdür. Zamanı ,vakti gelince devlet büyüklüğünü göstermiş, gösterecektir.
Dün, kendi haline bırakılsa yolunu bulacak toplumu, iktidarlarını temin edecek mühendislik hesaplarıyla ele alanlar, bugün kaybediyor olmalarının paniği ile, eski sistemdeki ezberlerine daha da sıkı sarılarak hitap ettikleri kesimlerin öfkesine oynamaktadırlar.
Bugün, demokrasinin ve hukukun işlemesinin önündeki en büyük engel de devamlı pompalanan bu öfke siyasetidir.
Bu öfke siyaseti Erdoğan düşmanlığı altında kurumsallaştırılmaya çalışılıyor.
Çünkü bugün milletin müştereklerini temsil eden Recep Tayyip Erdoğan'dır.
2023 seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın kazanması ile beraber eski Türkiye'nin artıkları tamamen tasfiye olacaklardır.
Bizlerin de duası, niyazı ve çalışmalarımız bu minval üzerinedir diyor “Yeni Türkiye Yüzyılı’nda” hep beraber el ele diyerek basın açıklamamı sonlandırıyorum” ifadelerini kullandı.
