reklam
reklam
38,0861 %-0.12
43,5379 %-0.47
4.077,18 % -0,53
84.770,02 %0.787
AMASYA
00:00:00
İkindi vaktine kalan
Amasya
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara
Merzifon Bilgi Gazetesi SİYASET İTİRAFIN GEREĞİNİ YAPSINLAR, DESTEK OLALIM!

İTİRAFIN GEREĞİNİ YAPSINLAR, DESTEK OLALIM!

Saadet Partisi Merzifon İlçe Başkanı Salih Sarıkaya, yaptığı basın açıklamasında, Türkiye’nin Suriye Cumhurbaşkanı Esed’i yenmek gibi bir derdinin olmadığını söyledi.

Türkiye’nin Esed veya Suriye ile bir derdinin olmadığını bir karış çocuğun dahil herkesin bildiğini söyleyen Saadet Partisi Merzifon İlçe Başkanı Salih Sarıkaya, “Nihayet açıklandı. “Türkiye’nin Esed’i yenmek gibi bir derdi yoktur!” Olamaz da zaten. Bizim Suriye ile bir derdimiz zaten yoktu ki. Esed ile veya Suriye ile bir derdimizin olmadığını bir karış çocuk dâhil, herkes biliyordu. Yukarıdaki cümleyi söyleyen de biliyordu. Biliyordu ama bir inat uğruna, bir kör bakış uğruna başka cümleler kuruyordu:

“Bir an önce gitmelidir, üç ay dayanamaz!”

“Eli kanlı katil!”

“Bunun babası da böyleydi!”

“Ey Batı, ey Amerika, Suriye’de petrol yok diye mi müdahale etmiyorsunuz?”

“Eğittik, donattık, onlar halledecekler!”

Benzeri söylemler 12 yıldır ifade ediliyor, olanlar oluyordu.

“Bizim Esed’i yenmek gibi bir derdimiz yoktur!” yeni dedi” ifadelerini kullandı.

İlçe Başkanı Sarıkaya açıklamasının devamında; “Bu cümleyi 12 sene önce söyleyip gereğini yapsaydı neler olurdu?

Emevi Camii’nde Cuma kılınabilirdi ama kardeşçe, el ele, aynı safta. Sömürgeci sırtlanlar bölgeye gelemezdi. Onları davet eden de olmazdı. Yüzbinlerce Müslüman kadın, erkek, çocuk, genç, ihtiyar öldürülmezdi. Onbinlerce tecavüz olayı yaşanmazdı. Haneler, köyler, mahalleler, şehirler, bölgeler boşaltılmazdı. Milyonlarca Müslüman’a yurdunu yuvasını terk ettirip, sefalete ve felakete sürüklenmezdi. Sınırlarımız yolgeçen hanına dönmez, yüzmilyarlarca dolar servetimiz muhacir barındırmak için değil, ülkemizin kalkınması için harcanırdı.

Bu cümleyi 12 sene önce söyleyip gereğini yapsaydı neler olurdu?

Denizler Müslüman cesetleri ile doldurulmazdı. Balıklar Müslüman etiyle doyurulmazdı. Suriye harabe haline gelmezdi. Binlerce yıllık tarihi miras paramparça olmazdı. Suriye’nin zenginlik kaynakları soyulup sırtlanlar yurduna götürülmezdi. Binlerce cami, mescit, bina, bayındırlık eseri, alt yapı tahrip edilmezdi.

Bu cümleyi 12 sene önce söyleyip gereğini yapsaydı neler olurdu?

Süleyman Şah türbemiz kardeşlik nişanesi olarak yerinde durur, tarihi haklarımız baki kalırdı. Bin kilometrelik sınırımız kardeşliğimizin şahidi olurdu. Amerika ve diğer yabancı ülkeler ve onların kurduğu terör örgütleri Suriye’ye giremezdi. PKK’nın uzantısı örgütler kurulup Suriye’de mekân tutamazdı. Sırtlanlar onbinlerce TIR dolusu ağır silahları bölgeye sokup böğrümüze dayayamazdı. Mehmetçik bölgeye ancak dostluk, kardeşlik ve yardımlaşma amacıyla girerdi. Binlerce askerimiz şehit olmazdı. Sırtlan sürüleri ile mücadeleye giriştiğimiz Akdeniz’de güçlü bir müttefikimiz olurdu. İsrail’in bayrağına rüzgâr taşımak zorunda olmazdık.

Bu cümleyi 12 sene önce söyleyip gereğini yapsaydı neler olurdu?

Erbakan Hoca’mızın ve Milli Görüş’ün onlarca sene önceden ifade ettiği Türkiye’mizin aleyhine olan gelişmeler yaşanmazdı. İslam Birliği için alt yapı hazırlanabilir, petrol, enerji kaynakları, stratejik madenler, stratejik geçitler Müslümanların inisiyatifi ile yönetilebilir, sırtlanların nefesleri kontrol edilebilecek durumda olunurdu. Batasıca batıl medya gücü kullanılarak Milli Görüş “Esetçilikle” ve “düşmanla işbirliği yapmakla” suçlanıp iftira bombardımanına tutulmaz, insanların kafaları bulandırılmazdı.

Kör bir dert olan “Esed’i yenme derdi” beyinlerine çivi gibi çakıldı. Hem de BOP uğruna. 12 yıldır Müslümanlar bu dert yüzünden büyük felaketlere uğradı. Büyük sarsıntılar geçirdi. Milyonlarca Müslüman mahvoldu. Bunlara mı yanalım, böyle bir derdinin olmadığını ancak 12 yıldan sonra açıklayanlar sırtlarına yüklendikleri bu korkunç veballerden kurtulabilecekler mi, bu vebali yüklenenler bizim kardeşlerimiz idi, bu kardeşlerimizin iki dünyalarının da harap olmasına mı yanalım? İftiralar atarak ve bunu korkunç medya gücü ile köpürtüp insanların zihnini bulandırarak gerilettikleri İslam Birliği gibi “iyilik hareketlerinin” durumuna mı yanalım?

“Esed’i yenmek” gibi bir derdimiz zaten yoktu.

12 yıl sonra bu itiraf geldi. Şam, Halep, Hama, Humus ve bütün Suriye harap olduktan sonra itiraf edildi.

Bari artık bu itirafın gereklerini yapsınlar. Yapsınlar ki, biz de destek olalım!

Bari giderayak bu olumlu adımları atsınlar” ifadelerini kullandı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *