reklam
reklam
38,4542 %0.04
43,9731 %0.02
4.097,74 % -0,84
94.930,16 %1.387
AMASYA
00:00:00
İkindi vaktine kalan
Amasya
Parçalı bulutlu
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara
Günün Haberleri
Merzifon Bilgi Gazetesi SAĞLIK AKCİĞER KANSERİNDE YENİ TEDAVİLER

AKCİĞER KANSERİNDE YENİ TEDAVİLER

Geçtiğimiz aylarda Dünya Kanser Kongresi’nde de açıklandığı gibi, akciğer kanseri tedavilerindeki gelişmeler sağ kalım oranlarını arttırıyor. Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı ve Onkolojik Bilimler Koordinatörü Prof. Dr. Necdet Üskent, “Pek çok branşın birlikte hareket ettiği akciğer kanseri tedavilerinde yeni immünoterapi ajanları, adoptif hücre tedavisi, aşılar ve akıllı ilaçlar olmak üzere çok sayıda yenilik mevcut” dedi. Prof. Dr. Necdet Üskent, 4 Şubat Dünya Kanser Günü dolayısıyla açıklamalarda bulundu.

Akciğer kanseri hem kadınlarda hem de erkeklerde en sık görülen ilk üç kanser türünden biri. Kansere bağlı ölümlerde ise kadınlarda ve erkeklerde akciğer kanserinin ilk sırada yer aldığını söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı ve Onkolojik Bilimler Koordinatörü Prof. Dr. Necdet Üskent, “Uzmanlara göre oluşumunda çevresel (hava kirliliği, pasif sigara içiciliği gibi) ve genetik faktörlerden çok daha güçlü olan risk faktörü, tütün ve tütün mamulleri kullanımı. Özellikle genç yaş gruplarında sigara içiciliğinin artması, akciğer kanserinin görülme sıklığını da yükseltiyor. Pandemi döneminde ise bir başka artış gözleniyor. COVID-19’un akciğerlerde zatürre gibi sonuçlar doğurması, hastanelerdeki tomografi çekimini de artırdığı için, bu sayede teşhis edilen pek çok akciğer kanseri vakası var. Tedavi tarafında ise büyük ilerlemeler söz konusu” dedi.

AKCİĞER KANSERİNDE ESKİSİNE GÖRE DAHA BAŞARILI SONUÇLAR ELDE EDİLİYOR

Son yıllardaki teknolojik ve tıbbi gelişmelerle akciğer kanserinin eskisi kadar zor tedavi edilen bir kanser türü olmaktan çıktığını dile getiren Prof. Dr. Necdet Üskent, “Bilim dünyası, geliştirdiği yeni tedavi yöntemleriyle ve kullandığı yenilikçi tıp teknolojileriyle tümör hücresini daha iyi tanırken, akciğer kanserinde de artık eskiye oranla daha başarılı sonuçların kazanıldığı bir dönemdeyiz” şeklinde konuştu.

UYKU MODUNA GEÇEN KANSER HÜCRELERİ BİLİMDEN KAÇAMIYOR

Kanser hücrelerinin evrimsel hayatta kalma mekanizmalarından yararlanarak, çoğalan hücreleri hedefleyen kemoterapi gibi tedavilerden kaçabildiklerini söyleyen Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Necdet Üskent, “Bunun için de yavaş bölünme, hatta G0 fazı denilen hiç bölünmeyen uyku moduna geçebilme yeteneklerine sahipler. Uyku modundaki kanser hücreleri kemoterapiden etkilenmedikleri gibi, uyku modu sırasında ilaç direncini geliştirerek mutasyon da geçirebiliyorlar. Böylece yeniden bölünmeye başlayarak hastalığın yayılmasını sağlamaya devam ediyorlar. Kemoterapiye başlangıçta iyi yanıt vererek küçülen tümörlerin, daha sonra yeniden ortaya çıkmasının arkasındaki başlıca mekanizma işte bu” dedi.

Meme ve akciğer kanserlerinde sıklıkla görüldüğü gibi yıllarca uykuda kalmış bir kanser hücresinin birdenbire harekete geçebildiğini hatırlatan Prof. Dr. Necdet Üskent, “Uyuyan kanser hücreleri, hayatta kalmak için kendi hücre bileşenlerini veya kendi proteinlerini tüketiyorlar (kendini yemek / Otofaji). Ancak bilim dünyası işte kanser hücresinin bu uyku moduna da çare üretmiş durumda. Otofajiyi bloke eden yeni ilaçlar sayesinde, uykudaki kanser hücrelerini de yok etmek artık mümkün” açıklamasında bulundu.

SAVAŞÇI HÜCRELER, ARTIK DÜŞMANI TANIYOR

Bağışıklık sistemi hücrelerini tümör hücrelerine yöneltmek esasına dayanan immünoterapi, yıllardır üzerinde çalışılan önemli tedavi yaklaşımlarından biri. Pek çok kanser hücresinin bağışıklık sisteminden kaçmak için kontrol noktası molekülleri olarak bilinen ve savaşçı hücrelerin (T-Lenfositler) normal vücut hücrelerine saldırmalarını engelleyen mekanizmadan yararlandığını hatırlatan Prof. Dr. Necdet Üskent, “Kanser hücreleri normal hücreden farklı görünmediklerinden savaşçı hücreler dost olarak gördükleri kanser hücrelerine saldırmaz. Ancak 2011 yılından itibaren yapılan bilimsel çalışmalarla, savaşçı hücrelerin kontrol noktasını atlatarak kanser hücrelerine saldırabilmeleri de artık mümkün hale geldi. Genel adları ile ‘İmmün Kontrol Noktası Baskılayıcıları’ olarak adlandırılan 7 immünoterapi ilacı bugün başta akciğer kanseri olmak üzere pek çok kanser türünde başarıyla kullanılıyor” dedi.

ADOPTİF HÜCRE TEDAVİSİ AKCİĞER KANSERİ TEDAVİSİNDE DE UYGULANIYOR

Adoptif hücre tedavisinin kanser hücresinin bağışıklık hücreleri tarafından tanınırlığını artırmak için, T-hücrelerin içine bazı genetik materyallerin yerleştirilmesi ve laboratuvar ortamında çoğaltıldıktan sonra hastaya geri verilmesi esasına dayanan bir tedavi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Necdet Üskent, “CAR-T hücre tedavisi olarak bilinen bu yöntem sayesinde, dirençli lenfomalar ve lösemilerde önemli başarılar elde edilirken, akciğer kanserlerinde de denemeler başlamış durumda. Kimerik Antijen Reseptörleri (CAR) içeren bu savaşçı T hücreleri, tümöre özgü antijeni tanıyıp yok edebiliyor. TIL hücre tedavisi ise diğer bir tedavi şekli. TIL’ler kanser hücresinin etrafından toplanan lenfositlerdir. Bu hücreler kişiden izole edilerek laboratuvar ortamında tümörü tanımak üzere aktif hale getirilip hastaya geri verilebiliyor” açıklamasında bulundu.

KANSER AŞILARI VE KİŞİYE ÖZGÜ AŞILAR

Kanser hücresinin yüzeyinde sadece o kansere özgü tanınabilir bir antijen varsa, vücudun bağışıklık sistemini o antijene karşı harekete geçirmenin de mümkün olduğunu dile getiren Prof. Dr. Üskent, “Akciğer kanserlerinde hücre yüzeyinde bulunan NeuGmc ve EGFR antijenlerine karşı geliştirilmiş aşılar, bazı ülke sağlık bakanlıkları tarafından tanınan, kemoterapi ile tümör yükü azaltılmış seçilmiş olgularda idame tedavisi olarak kullanılan tedavilerdir. Ayrıca çeşitli Peptit aşıları ve mesenger RNA aşılarının da Faz 1 ve Faz 2 çalışmaları devam ediyor” hatırlatmasında bulundu.

TÜMÖRE ÖZGÜ DUYARLI MUTASYONLARA YÖNELİK AKILLI İLAÇLAR

Akciğer kanserlerinin özellikle küçük hücreli olmayan, “Adenokanserler” adlı tipinde, tedavi hedefi olan genetik değişikliklere rastlandığını vurgulayan Prof. Dr. Necdet Üskent, “Genetik mutasyon ve değişikliklerin tipine göre yüzde 1 ile yüzde 35 arasında görülen bu değişiklikler saptandığı takdirde, genellikle ağız yoluyla alınan tablet formundaki ilaçlarla bloke edilebiliyor. Böylece tümörü harekete geçiren genetik hedef ortadan kaldırıldığı için tümör de hızla küçülmeye başlıyor. Önceleri sadece EGFR, ALK ve ROS-1 gibi genetik hedeflere yönlendirilmiş akıllı ilaçların sayısı giderek artarken yeni hedefler de belirleniyor. Bu ilaçlar sayesinde özel mutasyon saptanan hastalarda tümör, ileri evrelerde dahi kontrol altına alınarak yaşam süreleri uzatılıyor” dedi.

 

Yorumlar
Aşağıdaki görselde işlemin sonucu kaçtır
Captcha Image
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *