reklam
reklam
38,2620 %0.13
43,9273 %-0.35
4.214,95 % 0,13
90.436,00 %2.595
AMASYA
00:00:00
Akşam vaktine kalan
Amasya
Kapalı
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara
Merzifon Bilgi Gazetesi GÜNDEM TEKLİF, ARAŞTIRMA GÖREVLİLERİNİN SORUNLARINA KALICI ÇÖZÜM ÜRETMEYECEK!

TEKLİF, ARAŞTIRMA GÖREVLİLERİNİN SORUNLARINA KALICI ÇÖZÜM ÜRETMEYECEK!

Eğtim-Sen Amasya Şube Başkanı Mustafa Ölgün, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na sunulan yasa teklifinin üniversiteleri ve araştırma görevlilerini yakından ilgilendiren düzenlemelerin yer aldığını söyledi.

Söz konusu torba yasa teklifiyle özellikle 2547 sayılı yasanın 50/d maddesi uyarınca istihdam edilen araştırma görevlilerinin iş güvencelerinin olmayışı ve doktor unvanı aldıktan sonra da işsiz kalmaları nedeniyle yaşanan sorunlara çözüm üretildiği algısının yaratılmak istendiğini söyleyen Eğitim-Sen Amasya Şube Başkanı Mustafa Ölgün, “Ancak gerçekler hiç de sunulduğu gibi değildir.

Yıllardır ifade ettiğimiz üzere 2547 sayılı yasanın 50/d maddesi araştırma görevlilerinin istihdamı için getirilmiş bir düzenleme değildir. Araştırma görevlilerinin istihdamı 2547 sayılı yasanın 33/a maddesinde düzenlenmiştir. Ancak siyasal iktidar, YÖK ve üniversite yönetimleri 50/d’nin her yıl sözleşme yenileme koşulunu bir denetim aracı olarak kullanmak istemekte, bir patron edasıyla istemediği kişinin işine son vermeyi amaçlamaktadır. Ayrıca 50/d’li araştırma görevlileri, işten çıkarılma baskısı altında asıl işlerini, yani özgürce araştırma yapma sorumluluklarını yerine getirememekte, kendilerine verilen diğer işlerle boğuşmak zorunda kalmaktadır. Kaldı ki doktorasını tamamlayan araştırma görevlilerine ödül olarak işsizlik sunulmaktadır. Getirilen teklifle doktorasını tamamlayan araştırma görevlilerinin işsiz kalması gerçeği sadece ötelenmek istenmektedir.

Teklifte, “50 nci maddenin birinci fıkrasının (d) bendi hükümlerine göre araştırma görevlisi kadrolarına atanıp, doktora veya diş hekimliğinde, eczacılıkta ve veteriner hekimlikte uzmanlık ya da sanatta yeterlik eğitimini tamamlamış olanların kadro ile ilişikleri bir yıl uzatılır. Bir yıllık sürenin sonunda kadrosunun bulunduğu yükseköğretim kurumunun performansa dayalı kriterlerini sağlayan araştırma görevlilerinin kadrosu bir yıl daha devam ettirilebilir. Bu sürelerin sonunda araştırma görevlilerinin kadro ile ilişikleri kendiliğinden kesilir.” düzenlemesi yer almaktadır” dedi.

Ölgün, yaptığı basın açıklamasının devamında; “Görüldüğü üzere, doktorasını tamamlayanların işsiz kalması sadece bir yıl ertelenmektedir. Bir yıl sonra ise performans kriterlerini sağlıyorsa ek bir yıl daha süre verilmektedir.

Hâlbuki onca yıl verilen emeğin, yürütülen araştırmaların ve kabul gören doktora tezinin karşılığı işsizlik değil, araştırma görevlilerinin hak ettikleri kadroya atanmalarının sağlanması olmalıdır. 30’lu yaşlarına kadar akademik çalışmalar yürütmüş bir insanın, evrensel bir unvan olan “doktor” unvanını almasının karşılığında ne zaman işsiz kalacağı sorusuna yanıt aramak zorunda bırakılması, akademiye ve üniversitelere verilen değeri de gözler önüne sermektedir.

Teklifte yer alan başka bir düzenleme de öğrencilere getirilen “af” düzenlemesidir. Ancak söz konusu teklifte anayasal bir hak olan eğitim hakkı açıkça ihlal edilmekte, anayasanın eşitlik ilkesi yok sayılmaktadır. Şöyle ki yeniden kayıt yaptırabilme hakkı çeşitli suçlardan mahkûmiyet kararı almış kişilere ve “terör örgütleriyle” iltisak ve irtibatı olduğu gerekçesiyle ilişiği kesilen öğrencilere sunulmamaktadır. Bu düzenlemeyle cezaevinde bulunan ve hüküm giymiş bir kişi üniversite sınavına girip istediği üniversitede okuyabiliyorken, mahkûmiyet kararı almış birisi hâlihazırda girdiği bir üniversitede eğitimine devam edemeyecektir.

Ayrıca “terör örgütleriyle iltisak ve irtibatı” nedeniyle ilişiği kesilenler de yeniden kayıt yaptırma hakkını kullanamamaktadır. Hâlbuki söz konusu ilişik kesme kararları idari işlem niteliğindedir. Bir idari işlemle anayasal bir hakkın kullanımını engellemek anayasayı yok saymak anlamına gelmektedir. Üstelik basın açıklamasına katıldığı ya da bir konferansta yer aldığı için haklarında dava açılmamış ama “iltisaklı ve irtibatlı” görülen insanların varlığı da bir gerçektir. Böylesine subjektif kararlarla eğitim hakkının kullanımının engellenmesi açıkça hukuksuzdur.

Eğitim Sen olarak, sorunlara kalıcı çözümler üretmek yerine sorunları erteleyen, temel hak ve özgürlükleri hukuka aykırı biçimde ortadan kaldıran bu teklife karşı, TBMM’de grubu bulunan tüm muhalif partileri harekete geçmeye çağırıyoruz.

Bir kez daha araştırma görevlilerinin güvenceli biçimde istihdam edilmesini ısrarla savunuyoruz ve savunmaya devam edeceğiz! 50/d’li tüm araştırma görevlilerinin öncelikle 33/a kadrosuna geçirilmesini, ardından ise üniversitelerin bütününde güvenceli istihdamı, akademik özgürlüğü ve demokratik bir öğrenme iklimini tesis edecek politikaların yaşam bulmasını talep ediyoruz!” ifadelerini kullandı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *