8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Merzifon Kadın Platformu tarafından bir yürüyüş düzenlendi. Kültür Park önünden başlayan yürüyüş, kadın haklarına dikkat çekmek ve toplumsal farkındalık oluşturmak amacıyla gerçekleştirildi.
Eşitlik ve Adalet Vurgusu Yapıldı
Yürüyüş boyunca ellerinde dövizler taşıyan katılımcılar, kadın hakları, eşitlik ve adalet temalı mesajlar verdi. Etkinliğe çeşitli sivil toplum kuruluşları, sendikalar ve vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Katılımcılar, kadınların toplumsal yaşamda daha güçlü yer alması gerektiğini vurgulayan sloganlar attı. Atatürk Anıtı önünde sona eren yürüyüş sonunda basın açıklamasını Merzifon Kadın Platformu adına Yağmur Özgür yaptı.
Merzifon Kadın Platformu adına Yağmur Özgür tarafından okunan basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı: "8 Mart Kadınların Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü'nün tohumlarının, 1857'de Amerika Birleşik Devletleri'nin New York kentinde bir tekstil fabrikasında yaklaşık 40 bin kadın işçinin, daha iyi koşullarda çalışmak için greve başlamasıyla atıldığını biliyoruz. Bundan neredeyse on yıl sonra Rusya'da 1917'de, "Ekmek ve barış istiyoruz" sloganlarıyla sokakları dolduran emekçi kadınların bu eylemleriyle Rus Çarı'nı tahtından indirdi. Rusya'da çarı tahtından eden, kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınmasını da sağlayan kadın eylemlerinin başlangıcı da 8 Mart'a denk geliyordu. O günlerden bu yana tüm dünyada kadınların adalet, eşitlik, hak ve özgürlük mücadelesi devam ediyor. Kadın mücadelesinin sembolü olan 8 Martlarda toplumsal, ekonomik ve siyasi alanlarda mücadeleyle kazandığımız hakları kutluyor, otoriterliğe, emek sömürüsüne, savaşlara, yoksulluğa, eşitsizliklere, adaletsizliğe ve kadınları yok sayanlara karşı sesimizi yükseltiyoruz.
Bu yıl da 8 Mart vesilesiyle bir kez daha, bu coğrafyayı paylaştığımız tüm kadınları maruz kaldığımız sömürü, ayrımcılık, şiddet, kadın ve LGBTI düşmanlığı ve eşitsizliklere karşı birlikte mücadeleye davet ediyor, 8 Mart'ın tarihine atıfla, birlikte mücadeleyi yükseltmenin, örgütlülüğü büyütmenin önemine dikkat çekiyoruz: Erkek egemen sınırlara, kapitalist sömürüye karşı emek ve özgürlük mücadelesini büyütelim!
Geçmişten bugüne mücadele ederek, örgütlenerek, direnerek ve dayanışarak dünyayı değiştiriyoruz: Bizi evle, savaşla, yoksullukla ve baskıyla kuşatmaya çalışan erkek egemen sistemin getirdiği eşitsizliğe, baskıya ve bizi susturmaya, haklarımızı gasp etmeye çalışanlara karşı birleşelim, mücadeleyi büyütelim. "Kadınlar örgütlendiğinde, birlikte mücadele verdiğinde dünya değişir!" diyoruz.
Eşitsizliklere Karşı Mücadeleyi Sürdürüyoruz!
Dünya Ekonomik Forumu'nun 2023 raporuna göre, cinsiyet eşitsizliğinin kapanması için 130 yıldan fazla zaman gerekiyor. Savaş politikalarının yanında ekonomik krizler, antidemokratikleşme, otoriterleşme, tüm yetkilerin tek elde toplanması, hukukun üstünlüğü ilkesinin ihlali, örgütlenme ve ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar kadınları erkeklere kıyasla çok daha derinden etkiliyor. Sözde demokrasinin yönetim biçimi olduğu bu siyasi iklimin, AKP-MHP iktidarının "yeni Türkiye'sinin doğrudan değilse de dolaylı olarak, bizi yaşama, barınma gibi temel haklarımızdan mahrum bıraktığı, seçme ve seçilme hakkımızı gasp ettiğini görüyoruz on yıldır. İşsizlik, tam zamanlı, güvenceli iş bulmanın zorluğu, meslek edinme sınavlarındaki şaibeler, liyakatsizlik ve "adam" kayırmacılık bir yanda, diğer yanda hukuksuz, dayanaksız ve itiraz hakkı dahi verilmeden işten çıkarmalar ve ilişiği kesilenlerin adeta fişlenerek herhangi bir geçim kaynağına erişmesini engelleyen KHK rejimi ve tüm bunların yanında yükselen enflasyon karşısında eriyen ücretler, gün be gün pahalılaşan hayatla barınma, hayatı idame etme hakkımız tırpanlanıyor. 2024'ün son aylarında Narin adlı bir kız çocuğunun ailesince katledilmesi ve izleyen günlerde kadın cinayetleri, bir kez daha bu iktidarın kadına yönelik şiddetle mücadele, hatta şiddetle mücadele etmeyi biliyorsa bile bu konuda harekete geçme kararı olmadığını gösterdi. Eril şiddettin artması ve şiddeti önleyecek, cezalandıracak ve şiddetle mücadele edecek bir yapının oluşturulması konusundaki ısrarımızın, İstanbul Sözleşmesi'ni uygulamaya koyun çağrımızın hükümetçe karşılıksız bırakılmasının, hatta bu talebimizin neredeyse suç sayılmasının bu anlamda bir ilerleme getirmeyeceği ortada.
Bu 8 Mart'ta da demokrasi, eşitlik, barış ve özgürlük talebimizi yükseltiyoruz. "Savaş politikalarına son verilsin. Kaynaklar eğitime, sağlığa ve kadın istihdamına aktarılsın! İfade ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki tüm engeller kaldırılsın!" diyoruz.
Şiddetsiz Bir Yaşam İstiyoruz!
Dünya genelinde her 3 kadından 1'i fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. Türkiye'de ise kadın cinayetlerinin geldiği boyutu, 2024'ün Ekim ayından bu yana endişeyle takip ediyoruz. Kadınların aileleri içinde, evde, sokakta ve işyerlerinde güvende olması için İstanbul Sözleşmesi'ne dönülsün ve kadını şiddet ve istismardan, ayrımcılıktan koruyacak uluslararası standartlar hayata geçirilsin, ulusal mevzuat buna göre düzenlensin istiyoruz!
Bu çerçevede bir başlangıç olarak ILO'nun 190 Sayılı Sözleşmesi'ne taraf olsun ve sözleşmeyle ilgili düzenlemeler yapılarak uygulamaya konulsun diyoruz.
Erkek Egemenliğin Sınırlarıyla ve Gerici Politikalarla Kuşatılmayı Kabul Etmiyoruz!
Kadınları "aile yılı" adı altında eve hapsetmeye, kadınların emeğini ve kimliğini görünmez kılmaya çalışan gerici politikalara karşı isyanımızı sürdürüyoruz. İktidarın "aile" dayatması kadınları yoksulluğa, şiddete mahkum ediyor. "Aile yılı" söylemiyle kadınların ücretsiz ev içi emeğine göz diken iktidar, kadınlar ya da çocuklar aile içinde şiddete maruz kaldıklarında "aile birliği"ni koruma adına sessiz kalsın istiyor. Halihazırda kamusal alan dışında kalan kadınların, ekonomik özgürlük hakları ellerinden alınmaya çalışılıyor ve kadınların kendi yaşamlarının öznesi olmaları engellenmek isteniyor. Aileye öncelikli politikalar kadınların istihdamına herhangi bir destek sağlamadığı gibi geleneksel cinsiyet rollerini ve eril tahakkümü pekiştiriyor, kadınları eve hapsediyor, kayıt dışı ve güvencesiz çalışmaya itiyor.
Kadın Bakanlığı kurulması konusundaki ısrarımızı yineliyor; "Aile yılı" değil "kadın yılı" diyoruz. Aile yılı kapsamındaki politikaların kadına esnek ve güvencesiz istihdam alanı açmaktan başka bir işlevi olmadığının altını çiziyor, iktidarı bakım emeğinin sorumluluğunu kadına yükleyen politikalarından vazgeçmeye, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya, kadınların iş gücüne katılımını artırmaya yönelik somut politikaları yapmaya ve hayata geçirmeye çağırıyoruz.
Bizi 'aile bütünlüğünü koruma adı altında eve kapatmak, emeğimizi sömürmek ve susturmaya çalışanlara karşı "sizin yerli ve milli, 'kutsal' duvarlarınız bize dar geliyor" diyoruz.
Esnek ve güvencesiz istihdam değil güvenceli istihdam, güvenli iş yerleri istiyoruz.
Tüm kadınları, kadınları "aileyi koruma" adı altında kıskaçta tutmaya çalışan, emeğini görünmez kılan, savaşlarla yoksullaştıran, güvencesizleştiren ve yaşam hakkını elinden alan, otoriter ve dayatmacı tüm politikalara karşı alanlarda, erkek egemenliğin tüm dayatmalarına karşı isyanı büyütmeye, otoriter ve dayatmacı politikalara karşı birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz. Erkek egemen sınırlara ve kapitalist sömürüye karşı emek ve özgürlük mücadelesini büyütelim! Yaşasın 8 Mart! Yaşasın kadın dayanışması!"
Merzifon Belediye Başkanı Alp Kargı, Gümüşhacıköy Belediye Başkanı Zehra Özyol, Belediye Başkan Yardımcısı Burcu Turan, CHP Amasya Kadın Kolları Başkanı Selma Torun, CHP Merzifon İlçe Kadın Kolları Başkanı Fazilet Köroğlu ve CHP İlçe Gençlik Kolları Başkanı Fatih Efecan Sevindik'in de katıldığı yürüyüş yapılan basın açıklaması ile sona erdi.