Merzifon Kara Mustafa Paşa Devlet Hastanesi’nde görev yapan KESK’e bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyeleri maaş zamlarını protesto etmek amacıyla eylem yaptı.
SES Merzifon Kara Mustafa Paşa Devlet Hastanesi İşyeri Temsilciliği tarafından organize edilen eylemde basın açıklamasını Kadın Kolları Sekreteri Melihat Öztürk yaptı.
SES Merzifon Kadın Kolları Sekreteri Melihat Öztürk yaptığı açıklamada, KESK’e bağlı sendikaların üyeleri olarak yurdun dört bir yanında alanlarda olduklarını dile getirerek, “Bugün, KESK’e bağlı sendikaların üyeleri olarak yurdun dört bir yanında alanlardayız. Her geçen gün daha fazla itildiğimiz yoksulluk ve sefalet girdabına teslim olmayacağımızı haykırmak, hakkımız olanı istemek ülkenin dört bir yanında üretimden gelen gücümüzü kullanıyor ve g(ö)revdeyiz diyoruz” dedi.
Yıllardır her geçen gün daha fazla yoksullaştırılmada TÜİK vasıtası ile açıklanan enflasyon rakamlarının başrolü oynadığını da söyleyen SES Merzifon Kadın Kolları Sekreteri Melihat Öztürk, “Çünkü iktidar çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız gerçek enflasyonu yıllardır TÜİK’in Ali Cengiz oyunlarıyla belirlediği rakamlar ile gizlemeye çalışıyor. Çünkü yıllardır iktidar hangi enflasyon rakamını istiyorsa TÜİK bin türlü hile ile bulup hepimizin önüne o rakamı koyuyor. İliklerimize kadar yaşadığımız zam yağmuru ortada. Çarşıda, pazarda, mutfakta TÜİK rakamlarının en az iki katı enflasyon yaşıyoruz. Ama işçisinden, asgari ücretlisine kamu emekçisinden emeklisine hepimizin ücret- maaş artışlarında her seferinde TÜİK’in sahte enflasyon verileri temel alınıyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi, iktidar sözcüleri hiç sıkılmadan “İşçiyi, memuru, emekliyi, asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik” nutukları atmaya devam ediyor. Aynı yalanlara sığınıyor, aynı oyunu oynuyorlar. TÜİK’e göre Aralık ayı enflasyonu yüzde 1,03 Yıllık enflasyon yüzde 44,38 bu ayki kira artışlarında uygulanacak oran yani 12 aylık ortalama enflasyon ise yüzde 58,51’dir. Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklinin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise TÜİK’e göre yüzde 15,75’tir. Öte yandan bağımsız iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu da bugün enflasyon verilerini açıkladı. ENAG’a göre enflasyon Aralık’ta aylık yüzde 2,34 yıllık yüzde 83,40 artmıştır. Buna rağmen birileri TÜİK rakamlarını kullanarak hiç utanmadan, “memura, emekliye müjde” diye haberleri yapmakta, iktidar sözcüleri hiç sıkılmadan “enflasyonu düşürdük” açıklamaları yapmaktadır” diye konuştu.
Merzifon Kadın Kolları Sekreteri Melihat Öztürk açıklamasının devamında; “Oysa gerçekler apaçık ortadadır. Ocak’tan itibaren vergi ve harçlara %44 zam yapılmıştır. 2025 bütçesine göre attığımız her adımda ödediğimiz KDV’de geçtiğimiz yıla göre %81, ÖTV’de ise %51 artış yapılmıştır. Her 3 TL’sinden 2 TL’Sİ bordrolular olarak bizlerin ücretlerinden, maaşlarından adaletsiz dilimlere kesilen Gelir Vergisi bir önceki yıla göre %79 arttırılmıştır. TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre Ocak ayında kiralarda yapılacak artış oranı yüzde 58,51’dir. Buna göre Aralık ayında 20 bin TL olan kira ödeyen bir yurttaşın Ocak ayından itibaren kirası 31 bin 702 TL’ye çıkacaktır. Bugün Hazine yardımı ile 12.500 TL olan en düşük emekli maaşı sadece 1.969 TL artışla14 bin 469 TL olacaktır. Bugün ortalama 18 Bin TL olan kamu emekçisi emeklisi maaşı 2.077 TL artışla 20.077 TL olacaktır. Bugün ortalama 43 Bin TL olan kamu emekçisi maaşı ise 4.962 TL artışla 47 bin 962 TL olacaktır. Eğer asgari ücret bugün açıklanan sahte oranlarda arttırılsaydı, yani 44,38 olarak açıklanan yıllık TÜİK enflasyonu oranında arttırılsaydı asgari ücret bugün 24 bin 547 TL olacaktı. Ama bilindiği üzere asgari ücret 22 bin 104 TL olarak açıklandı. Böylece TÜİK’in sahte rakamlarına göre bile her asgari ücretlinin cebinden aylık 2 bin 443 TL çalınmıştır. Öte yandan enflasyon farkı adı üzerinde geçtiğimiz altı ayda yaşanan kaybın telafisidir. Dolayısıyla ocak ayından itibaren Vergi ve harçlardan, KDV’ye, ÖTV’den Gelir Vergisine, kiralara ortalama %60 zam yapılacaktır. Ama kamu emekçisi ve emeklisi ile toplamda 7 milyona yakın bir kitlenin Ocak maaş zammı bu artışın onda birinde %6’da kalmaktadır. Dolayısıyla “müjde haberleri” yapanlara buradan soruyoruz. Bu nasıl bir müjde? Müjde bunun neresinde? Müjdelerinizi alın başınıza çalın. Yıllardır TÜİK’in sahte enflasyonu ile emeği ile geçinen kesimler olarak hepimizi yoksulluğa, sefalete ittiler. Şimdi de hepimizin gözünün içine baka baka dünyanın en büyük yalanlarından birine sarılıyorlar. Ne diyorlar? “Sizin maaşlarınız, ücretleriniz enflasyonu arttırıyor. Tüketimi, talebi kısmak için maaş, ücret artışlarınızı daha da sınırlamamız gerekiyor” Diyorlar.
Asgari ücret artışında hep beraber gördük. Artık TÜİK’in sahte enflasyon oranlarındaki artışı bile milyonlara çok görüyorlar. Çalışanlarına asgari ücreti reva gören koca koca holdinglerin, tekellerin, ürettikleri ürünlerin, sundukları hizmetlerin fiyatlarını enflasyonun çok üzerinde piyasaya sürdüğünü, fahiş karlar elde ettiğini kabul ediyorlar. Biz de buradan iktidara sesleniyoruz. Madem fahiş fiyatlı ürünler, bunları piyasaya sürenler, satanlar var. Neden müdahale etmiyorsunuz? Elinizi tutan mı var? Örneğin bugün fahiş olan elektrik, doğalgaz, akaryakıt fiyatları ÖTV başta olmak üzere vergi zamları sizin elinizde. Bunları neden düşürmüyorsunuz? Elinizi tutan mı var? Fahiş fiyatlı olmayan ne bıraktınız? Peynir mi? Zeytin mi? Et mi? Sebze mi, meyve mi? Her şeyin fiyatını fahiş hale getirdiniz Buradan sadece kamu emekçilerine, emeklilerine değil, emeği ile yaşam savaşı veren tüm kesimlere, onların hakkını hukukunu korumakla görevli tüm sendikalara, konfederasyonlara sesleniyoruz. Enflasyonu arttıran ne asgari ücretliler ne işçiler ne kamu emekçileri ne de emeklilerdir. Bu ülkede enflasyonu arttıran, körükleyen bizler değiliz. Enflasyonu arttıranlar; Ülkeyi iğneden ipliğe her üründe dışarıya, ithalata bağımlı hale getirenlerdir. Ülkenin parasını döviz karşında pula çevirenlerdir. Hem kendisi fahiş zamlar yapan hem de fahiş zamlar yapanları izlemekle yetinenlerdir. Bu ülkenin üretenleri, değerlerini yaratanları, üretenleri olarak sefalette değil, refahta eşitlenmeyi hepimiz fazlası ile hak ediyoruz. Ülkenin bunu sağlayacak kaynakları mevcut. Ancak o kaynaklar, bizlerden alınan vergiler yıllardır sermayeye, patrona, yandaşa, müttehitte, beşli çeteye faiz olarak, hazine garantisi, teşvik olarak, vergi istinası, muafiyeti olarak aktarılıyor. Sağlık işkolunda çalışan bizler diğer memurlar gibi yoksulluk sınırının altında kalan ücretlerimizle hayatta kalma mücadelesi veriyoruz. Ayrıca iş kolumuzda Maaş, sabit, performans, teşvik, nöbet gibi birden fazla kalemde ödenen ve emekliliğe yansımayan ücretler nedeniyle sağlık emekçileri emekli olmaktan korkar hale geldiler. Yıllardır sağlık işkolunda örgütlü mücadele eden bir sendika olarak tek kalemde yoksulluk sınırının üzerinde ve emekliliğe yansıyacak bir ücret en öncelikli talebimiz olmuştur. Gece mesailerinin çift vardiya sayılması, güvenli bir çalışma ortamı ve son yıllarda artan sağlıkta şiddet olaylarının engellenmesi için Sağlıkta şiddet yasasının bir an evvel çıkarılarak sağlık emekçilerine şiddet uygulayanların en ağır yaptırımlarla karşılaşması gerekliliğini yine sendika olarak yıllardır dillendiriyoruz. Sağlık emekçilerinin emeğini küçümseyen ve bizzat iktidar temsilcileri tarafından yapılan ‘Giderlerse gitsinler, kızdığı basın mensubuna "sizi Türk Hekimlerine emanet ederim" gibi emeğimizle alay eden açıklamalar bu şiddet olaylarının artmasının en önemli nedenidir. İş kolumuzda her aşamada saldırılar devam ediyor. Kasım ayında çıkarılan Aile Hekimleri ve Aile Sağlığı Merkezleri ile ilgili yönetmelikle Aile Sağlığı hizmetini büyük bir özveriyle veren Aile Sağlığı Merkezi çalışanlarının hakları gasp edildi. Hekimler yazdıkları ilaçlar, uyguladıkları tedaviler gerekçe gösterilerek ücret kesintileri ile cezalandırıldı. Ülkemizde hekime başvuru ortalaması 11,5 iken Aile hekimine kayıtlı olan hastalar 1 yılda 7 defadan fazla hekime müracaat ederse Aile hekiminin ücreti kesilecek. Popülist sağlık uygulamaları ile sağlık hizmeti sunan Sağlık Bakanlığı sevk zinciri uygulamasını yasal olarak uygulamak yerine sevk zincirine uymadığı gerekçesi ile hasta sayısı üzerinden Aile hekimlerinin ücretlerini kesiyor. Reçete edilen antibiyotik, mide ilacı ve ağrı kesici sayısı üzerinden hekimin ücretini kesiyor. Burada sağlığı alınır satılır ticari bir hizmet gibi gören anlayış aynı zamanda halkın sağlık hakkına ve ilaca erişimini de kısıtlıyor. Faizden, ranttan, sömürüden, beslenen bu bir avuç asalak takımı kazandıkça biz kaybediyoruz. Çok kritik bir aşamadayız. Mevcut siyasi iktidar “çatlasanız da patlasanız da..” diyecek kadar emekçilerden, halktan kopmuştur. Adında sendika, konfederasyon ibaresi bulunsa da gerçekte varlığını mevcut iktidara borçlu olanların bize verebileceği hiçbir şey yoktur. Bunu bugüne kadar TÜİK’in sahte enflasyonunu temel alan her toplu sözleşmenin, her hak kaybının altına imza koyarak defalarca ispatladılar. Bizim yanımızda değil, onları emeğin saflarına Truva atı olarak yerleştirenlerin yanında olduklarını defalarca kanıtladılar. Önümüzdeki süreçte ya hep beraber kaybetmeye devam edeceğiz. Ya da Birleşe Birleşe Kazanacağız! “Hak verilmez mücadele ile alınır” ilkesini temel alan ortak bir mücadele yürütmeden bu karanlıktan hiç birimizin çıkma şansı yoktur. Gelin yıllardır hepimize kaybettiren bu yoksulluk ve sefalet düzenine karşı insanca yaşayacak ücret, güvenceli iş, güvenli gelecek için omuz omuza verelim” ifadelerine yer verdi.
Eylem yapan sağlıkçıları CHP Merzifon İlçe Başkanı Hasan Caba ve yönetim kurulu üyeleri de destek verdi.
