reklam
reklam
38,2332 %0.31
44,2225 %1.32
4.154,65 % 1,91
87.445,88 %2.636
AMASYA
00:00:00
Öğle vaktine kalan
Amasya
Az bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara
Merzifon Bilgi Gazetesi GÜNDEM İSTİKLAL SAVAŞI, EN ÇETİN GÜNLERDE KALEME ALINMIŞTIR

İSTİKLAL SAVAŞI, EN ÇETİN GÜNLERDE KALEME ALINMIŞTIR

Diyanet-Sen Merzifon İlçe Başkanı Hüseyin Kayıkcı, İstiklal Marşımızın kabulünün 101. Yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Milli marşlar; milletlerin tarihini, kültürel birikimlerini, karakteristik niteliklerini, varoluş mücadelelerini ortaya koyarak geleceğe ufuk çizer. Her milletin kendine özgü bir marşı vardır. Türkiye için bu önemli metin İstiklal Marşı’dır. Mehmet Akif Ersoy tarafından İstiklal Savaşı’nın en çetin günlerinde kaleme alınmıştır. Akif, milletimize olan güvenini, varoluş mücadelesini kazanacağına olan sarsılmaz inancını ve gelecek ufkunu mısralara dökmüştür. İstiklal ruhunu ve istikbal misyonunu çarpıcı ifadelerle kaleme almış ve milletin kalbine emanet etmiştir” dedi.

İstiklal Marşı’nın yazılma süreci, kabulü ve şairinin kimliğine dikkat çekilmesi gerektiğini de söyleyen Diyanet-Sen Merzifon İlçe Başkanı Hüseyin Kayıkcı, “İstiklal Marşı, Birinci İnönü Muharebesi’nin kazanıldığı, İkinci İnönü için geri sayıma geçildiği bir zaman diliminde şairin kalbinden süzülmüştür. Sakarya Zaferi’ne altı ay, Büyük Taarruz’a ise daha bir buçuk yıl vardır. Vatan topraklarının dört bir yanının işgal altında olduğu, zaman zaman umutsuzluk ikliminin yeşertildiği ve emperyalistlerle mücadele edildiği zor koşullarda Akif milletin karşısına “Korkma!” diye çıkmış, “sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” mısraıyla adeta varoluş mücadelesinin fitilini ateşlemiştir. Umudu ve ümidi bu büyük milletin kalbine ekmiştir. Nitekim İstiklal Marşı’nın kabulünden sonra Sakarya’da kazanılan zafer, Büyük Taarruz ile perçinlemiştir. Vatan toprakları da “Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela” olan düşmandan temizlenmiştir.

İstiklal Marşı’nın yazılma süreci, kabulü ve şairinin kimliğine dikkat çekmeliyiz. Yeni bir devletin doğum sancılarının yaşandığı, milletin geçmişini, içinde bulunduğu durumu ve gelecek ufkunu ortaya koyacak bir marşın yazılmasına ihtiyaç vardır. Marş için bir yarışma düzenlenmesine karar verilir. Yarışmaya dönemin tanınan asker, vekil, şair ve ilim erbabı 724 şiirle katılır; ancak hiçbiri milletin marşı olmaya layık görülmez. Devreye Maarif Vekili Hamdullah Suphi Tanrıöver girer ve Mehmet Akif’in marşı yazmasında ısrar eder. Hamdullah Suphi’nin ısrarlı davetini kabul eden Mehmet Akif, on kıtadan oluşan şiiri Tacettin Dergâhı’nda kaleme alır. Şiir, 12 Mart 1921 tarihinde TBMM’de Maarif Vekili tarafından okunur. Oturumun Başkanı Mustafa Kemal Paşa’dır. Şiir mısra mısra okundukça Meclis’teki coşku, azim, kararlılık ve inanç had safhaya ulaşır. Alkışlar ve gözyaşları eşliğinde okunan şiir, İstiklal Marşı olarak kabul edilir. Mehmet Akif davetle katıldığı yarışmanın 500 liralık büyük ödülünü kabul etmez; ödülü Darülmesai Vakfı’na bağışlar. Böylece kadınlara ve çocuklara meslek öğretilmesine, cepheye üniforma dikilmesine katkıda bulunur. Çünkü vakıf, cephedeki askere elbise diken, hakkı istiklal olan ve Hakk’a tapan bu milletin askerine yardımcı olur” dedi.

Kayıkcı, açıklamasının devamında; “Mehmet Akif’in İstiklal Marşı’na yaklaşımı karşısında sarsılmamak mümkün değildir: “O şiir, milletin o günkü heyecanının bir ifadesidir. Bin bir facia karşısında bunalan ruhların, ıstıraplar içinde kurtuluş dakikalarını beklediği bir zamanda yazılan marş, o günlerin kıymetli bir hatırasıdır. O şiir bir daha yazılamaz. Onu ben de yazamam. O şiir artık benim değildir. O milletin malıdır. Benim milletime en kıymetli hediyemdir.” Bu ifadeler, bu milletin irfanının, yüksek ahlakının ve hürriyet aşkının şahs-ı manevisidir. Bu anlayışın sahihliğini İstiklal Marşı’nı Safahat’a almayarak gösteren Mehmet Akif; imanı, ahlaklı hayatı, mert ve sarsılmaz karakteri ile örnek bir şahsiyet oldu ve Asım’ın neslinden haberler verdi. Akif’in inşa ettiği o nesil dünyanın umudu, insanlığın son adası, zulme uğrayanların ve güçsüzlerin hamisi olmaya bugün de devam ediyor. Karşılaştığı zorluklara, sıkıntılara, belalara ve endişelere karşı Asım’ın nesline, bu aziz millete Mehmet Akif’in hediyesiyle sesleniyoruz: Korkma!

“Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklal” ifadesiyle bağımsızlık ve hürriyet aşkını bugüne ve geleceğe taşıyan, karşı karşıya kaldığımız her badireden “Korkma!” nidasıyla bizi kendimize getiren Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u sevgi, hürmet ve minnetle anıyoruz. İstiklal Marşı’nın kabulünün 101. yılında Millî Mücadele’nin muzaffer komutan ve askerlerini bir kez daha saygı, minnet ve rahmetle yad ediyoruz” ifadelerine yer verdi.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *