Merzifon Ziraat Odası Başkanı Erkan Aktaş, 1 Haziran Dünya Süt Günü ve sektörde yaşanan sıkıntılarla ilgili açıklamalarda bulundu.
Sütün faydalarını anlatmak, süt içme alışkanlığının kazandırılması ve süt tüketiminin artırılmasını sağlamak amacıyla, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün almış olduğu bir karar ile 1 Haziran tarihi Dünya genelinde Dünya Süt Günü olarak kutlanıyor ve Dünya Süt Günü’nde farklı ülkelerde çeşitli etkinlikler düzenlendiğini belirten Merzifon Ziraat Odası Başkanı Erkan Aktaş, “Ülkemizde içme sütü tüketimi dünya tüketimleri göz önüne alındığında düşük kalıyor. Ülkemizde içme sütü tüketimi Ulusal Süt Konseyi tahminlerine göre yaklaşık 39,7 litre olarak ifade edilmektedir ki bu da Sağlık Bakanlığı’nın yetişkinlere günlük tavsiye ettiği miktarın ancak dörtte biri kadardır” dedi.
Türkiye’de çocukların süt ve süt ürünlerini yeterince tüketmediğinden sağlıklı beslenemediklerini de söyleyen Ziraat Odası Başkanı Erkan Aktaş, “Ülkemizde çocuklarımız süt ve süt ürünlerini yeterince tüketmediğinden sağlıklı beslenemiyor. Bu ürünler özellikle yoksul aile çocuklarına ulaşamıyor. Okul sütü programlarıyla çocuklara süt içirmek, yoksul aile çocukları başta olmak üzere tüm çocukların gerek bedensel gerekse zihinsel gelişimi için çok önemlidir. İnsan sağlığı için çok önemli olan süt, hayvancılık sektörünün de en önemli lokomotif ürünüdür” dedi.
Ziraat Odası Başkanı Erkan Aktaş yaptığı açıklamanın devamında; “Büyükbaş hayvancılığın ayakta kalabilmesi, kırmızı et üretiminde sıkıntı yaşanmaması, ancak sütün istikrarlı, yeterli ve güvenceli bir pazara sahip olmasıyla mümkündür. Söz konusu şartlara haiz bir pazarın oluşması ise ancak istikrarlı bir tüketim ve buna bağlı bir üretimle sağlanabilir. Yani üretici kadar tüketiciyi de korumak, arz kadar talebi de belli seviyelerde tutacak tedbirleri almak gerekiyor.
Son yıllarda süt üreticileri düşük çiğ süt fiyatı ile yem başta olmak üzere ciddi oranda artan girdi fiyatları arasında sıkışmış, çareyi ya işletmesini küçültmekte ya da hayvanlarını elden çıkarıp sektörden çıkmakta bulmuştur.
Son bir yılda mısır silajı fiyatları yüzde 148, süt yemi fiyatları yüzde 131, saman fiyatı yüzde 117, yonca fiyatı ise yüzde 108 oranında arttı.
Üreticilerimizi sektörden küstürmemek, üretimden koparmamak ve sektöre tutunmalarını sağlamalıyız. Aksi durumda üreticilerimizi geriye döndürmemiz mümkün olmaz. Zaten tarımda yaş ortalaması 50-55 oldu, gençler tarımda çalışmak istemiyor. 10 yıl sonra şu anki üreticileri de bulmamız mümkün olmayacaktır.
Üretimin sürdürülebilirliğini sağlamak için en az 1,5 olarak belirlenen çiğ süt/yem paritesinde dengeyi sağlayacak tedbirler alınmalıdır. Hayvancılık destekleri artarak devam etmelidir. Sürekli artan yem fiyatlarına radikal tedbirler alınmalı, yem piyasasına müdahale edilmelidir. Bu kapsamda yemde de akaryakıtta uygulanan eşel mobil sistem gibi bir sistem hayata geçirilmeli, üreticilerin yeme gelen zamlar nedeniyle mağdur olmaları ve belirlenen pariteden sapmalar önlenmelidir.
Okul sütü programı tekrar hayata geçirilmeli, program doğal yolla imal edilen peynir, yoğurt, ayran, dondurma gibi süt ürünleriyle çeşitlendirilmelidir.
Süt ürünleri fiyatları markette çok artmış, tüketicilerin alım gücü düşmüştür. Sütün çocuklar, hamileler ve gençler açısından önemi dikkate alındığında hayvansal proteine ulaşamamanın yol açacağı sağlık riskleri düşünülmelidir. Halka sosyal yardımlar kapsamında süt ve süt ürünleri dağıtımı yapılmalıdır” ifadelerini kullandı.