reklam
reklam
38,2621 %0.13
43,9840 %-0.22
4.251,65 % 1,00
88.514,17 %1.421
AMASYA
00:00:00
İkindi vaktine kalan
Amasya
Kapalı
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara
Merzifon Bilgi Gazetesi GÜNDEM DOĞAYLA UYUMLU YAŞAMAKTAN BAŞKA ÇAREMİZ YOK

DOĞAYLA UYUMLU YAŞAMAKTAN BAŞKA ÇAREMİZ YOK

TEMA Vakfı, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde, bugünün ve gelecek nesillerin yaşamının doğrudan bağlı olduğu doğal varlıklar üzerindeki baskı ve tahribatlara dikkat çekti. Doğanın yükünün her geçen gün arttığını belirten Vakıf, bu yükün azaltılması için tüm insanlara görevler düştüğünün altını çizdi.

Bu yıl #TekBirDünya sloganıyla kutlanan Dünya Çevre Günü’nde Birleşmiş Milletler, “Evrende milyarlarca galaksi, galaksimizde milyarlarca gezegen, ancak sadece bir dünya var” diyerek, dünyayı yaşanabilir yapan iklimin ve doğal varlıkların korunması konusunda herkesi duyarlı olmaya ve adım atmaya çağırdı. TEMA Vakfı bu özel günde, insanların neden olduğu iklim krizi, biyolojik çeşitlilik kaybı ve kirliliğin, gelecekte yaşamı ve refahı olumsuz etkileyecek en büyük problemler arasında yer aldığını vurguladı.

Doğayı korumanın, gezegenimizi ve kendi yaşamımızı korumak anlamına geldiğini ifade eden TEMA Vakfı Merzifon Temsilcisi Kadir Acar; “Evrende içinde yaşam olduğu bilinen tek gezegen dünyamızdır. İnsanların, doğal varlıklar üzerindeki etkilerini dikkate almayan, sürekli büyüme odaklı bir ekonomik anlayışla yaşam kaynaklarını hızla tükettiği ise artık yadsınamaz bir gerçektir. Bugünkü tüketim anlayışı ve ekonomik talepleri karşılamak için 1.8 dünya gerekmektedir.  Ne yazık ki, özellikle 1970’li yılların başından itibaren bugünün ve gelecek kuşakların yaşamını, refahını etkileyen bu gidişin durdurulması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu yönde uluslararası girişimler de olmasına rağmen, bu adımların, beklenen hedeflere ulaşılması konusunda yeterli olmadığı görülmektedir. Her yıl 10 milyon hektar orman alanı tahrip edilmekte, 12 milyon tarım arazisi  çöllleşmektedir. Yıllık karbon salımının ancak %60’ı doğa tarafından depolanabilmekte, %40’ı  atmosferde birikmeye devam etmekte ve dünya giderek ısınmaktadır. İklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı, kirlilik kaynaklı sorunlar bugünün ve gelecek nesillerin yaşamını ve refahını olumsuz yönde etkileyeceği gibi, yakın gelecekte ekonomiyi de zora sokacak en büyük problemler arasında yer almaktadır. Bu durum, ülkelerin sürdürülebilir kalkınma konusunda verdiği taahhütleri yerine getirme konusunda başarısız olduklarını göstermektedir. Nitekim 2050 yılında 1.5°C’de tutulması hedeflenen küresel ısınmanın, 2040 yılında 1.5°C’yi aşacağı tahmin edilmektedir. Bir milyon türün nesli tehlike altındadır. Bu son 10 yıl, atılacak adımlar için kritik bir 10 yıl olarak değerlendirilmektedir” dedi.

“KAMU YARARI KAVRAMI YENİDEN TANIMLANMALI”

Doğanın yükünün her geçen gün arttığını belirterek, bu yükün azaltılması için tek bir bireyden tüm insanlara, politikacılara ve yöneticilere görevler düştüğünün altını çizen TEMA Vakfı Merzifon Temsilcisi Kadir Acar; “Artık tüm hükümetler kalkınmalarını büyüme odaklı halden çıkarmalı, çevresel değerleri esas alan göstergeleri kullanmalıdır. Bu anlamda, yasalarımızda çoğu zaman geçen kamu yararı kavramının; ekosistem hizmetlerini dikkate alan, iklim krizi ve biyolojik çeşitlilik kaybının gıda üretiminden doğa felaketlerine kadar yaratacağı riskleri dikkate alan bir anlayışla yeniden tanımlanması gerekmektedir. Bu aynı zamanda doğa ile dost olmanın ve doğaya dost uygulamaların hayata geçirilmesinin de önemli bir aracı olacaktır. Doğa ile dost olmak; iklimi korumak, tüm canlıların yaşam hakkına saygı göstermek, yaşam alanlarını korumak, doğa tahribatlarını önlemek, kirliliği ve doğaya olan yükü azaltmak, doğada açılan yaraları iyileştirmek üzere restorasyon çalışmaları yapmaktır” diyerek, bugün artık dünyanın, doğa ile dost olmaktan başka çaresi olmadığını hatırlattı. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *