Merzifon Kadın Platformu 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Günü nedeniyle basın açıklaması yaptı. Atatürk Anıtı önünde düzenlenen basın açıklaması Merzifon Kadın Platformu adına Tüm Bel Sen İş Yeri Sendika Temsilcisi Demet Tosun tarafından yapıldı.
Demet Tosun, “Ekranlarımız Siyonist İsrail rejimine karşı, direnen Filistin halkının kadınların ve çocukların soykırıma uğradığı görüntülerle dolu. Emperyalist devletler sırayla İsrail rejimine destek sunarken, tüm dünya halkları da katledilen Filistin halkının yanında olduğunu göstermek ve bu vahşi savaşı durdurmak için sokaklarda eylemlerdeler. Bizler de buradan acilen İsrail ile yapılan tüm anlaşmaların sonlandırılması için AKP-MHP iktidarına sesleniyoruz” dedi.
Yine bir 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Gününde bir arada olduklarını vurgulayan Tosun, “Dünyanın dört bir yanında aynı acıyı çeken, aynı mücadeleyi veren kadınlar olarak, içerde ve dışarda savaşa karşı barışı, şiddete ve yoksulluğa karşı bir arada mücadeleyi savunuyoruz. Her 25 Kasım’da olduğu gibi bu yıl da sınırları ve zamanları aşan kadın dayanışmasını ve Mirabel kardeşlerin 1960’larda Trujillordu’nun diktadörlüğüne devrilmesine yol açan direniş ve mücadelesini selamlayarak isyanımızı meydanlara taşıyoruz” şeklinde konuştu.
Tosun, “Ülkemizde 21 yıllık iktidarı boyunca aşırı dinci, aşırı sağcı, tekçi popülist politikaları ile iktidar, “Milli, yerli, geleneksel” tanımlarının arkasına sığınarak kadın düşmanlığını her fırsatta sergiliyor. Bizden de suratımıza inen Osmanlı tokadına şükretmemiz bekleniyor. Her gün yediğimiz dayak bir gün canımıza tak ettiğinde boşanmak istersek 35 yerimizden bıçaklanmayı, yerli ve milli olduğu için kabul edelim istiyorlar. İşyerlerinde, okulda, sokakta uğradığımız taciz ve tecavüzleri ne kadar geleneksel diye sineye çekmemizi bekliyorlar. Her gün kadını eve hapsetmeye yönelik politikalar artarken işsizlik, özellikle kadın istihdamı giderek daralırken, çocuklarımızın beslenme çantalarına ne koyacağımızı bilemezken, bize bunu reva görenlere ne kadar yerli ve milli ekonomi politikası uyguluyorlar diye alkış tutmamızı bekliyorlar. İktidarın kadına verdiği değer buysa sizin olsun yerli, milli ve gelenekselliğiniz. İktidar yalakaları milli sporcularımızın formasına bile tahammül edemiyorken, başarılarını görmezden geliyorken, muhafazakar kesimin genç kızlarına “Siz İslam’ın kızlarısınız” diyerek göz kırpıyor. Bizde soruyoruz bu zihniyetteki insanlara bu ülkede İslam’ın kızları birlikte yaşadığı babaları, eşleri ve sevgililerinden şiddet görmüyor mu? Onlara mahkemelerde başka yasalar mı uygulanıyor? Aynı işyerinde birlikte çalıştığı seküler kadınlardan daha mı fazla maaş alıyorlar? Bu kadınlar boşanırken iktidarın nafaka karşıtı politikalarından etkilenmiyor mu? Onlar da yeterince doyuramadıkları çocuklarına okulda bir öğün ücretsiz yemek verilmesini istemiyor mu sizce? Bu argümanlarla kadın mücadelesini bölmeye tamamen erkeğine biat eden makbul kadın rolünü dayatmaya mı çalışıyorlar? Her türlü baskı ve şiddete boyun eğince mi makbul aile kurulmuş oluyor.” ifadelerine yer verdi.
Tosun, “Biz kadınlar da bize dayatılan bu cendereden çıkmak için bütün renklerimizle ve farklılıklarımızla bir arada duracak ve birlikte mücadele edeceğiz. 100 yıl önce Cumhuriyetin aydınlattığı yolumuzda Laik, demokratik, medeni hukuk normlarına uygun bir hayatı, yaşamak ve yaşatmak, daima ileri bakmak için bir arada örgütlü mücadelemize devam edeceğiz. İktidarın bize dayattığı şiddet sarmalındaki aileyi değil şiddetsiz sömürüsüz kadının aile içinde ve dışında değer gördüğü eşit ve özgür haklara sahip olduğu bir düzen kuracağız” diye konuştu.
“Yıllardır sürdürdüğümüz mücadeleyle elde ettiğimiz en önemli kazanımlarımızdan biri, kadına yönelik şiddetin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden doğduğu yaklaşımı üzerine inşa edildiği için oldukça önemli olan İstanbul Sözleşmesi bir gecede feshedildi” diyen Tüm Bel Sen İş Yeri Sendika Temsilcisi Demet Tosun, “LGBTİ+ örgütlerinden gelen raporlar her geçen gün artan nefret söylemlerinin boyutunu göstermektedir. Şimdi de 6284 sayılı yasayı tartışmaya açarak eril yargının nicedir süren cezasızlık politikalarını meşrulaştırıyor. Erkek şiddeti cezasız bırakılırken, kendi hayatlarını savunan kadınlar oldukça ağır cezalarla karşı karşıya kalıyor. Ekonomik kriz artarken kadının tek istihdam biçiminin güvencesiz, evden, kısmi zamanlı, parçalı ve esnek istihdam olmasını sağlayan düzenlemeler getiriliyor. AKP/MHP iktidarının savaşı, sermayeyi, rantı, Diyaneti besleyen bütçesinden geriye kadına ayırdığı bütçe her yüz lira da 53 kuruştur. Yani iktidarın gündeminde kadın işsizliği ve yoksulluğu yoktur. Cinsiyetçi politikalarla Türk-İslam sentezine yaslanan bir kültürel hegomonya kurmaya çalışan AKP-MHP iktidarı; Kürtajın ve sezaryenin hak olmaktan çıkarılması, şiddet uygulayan erkekle arabuluculuk uygulaması, boşanmayı zorlaştırma raporları, nafaka hakkına dair tartışmaları ile kadınları sistematik olarak aileye mahkûm etmeye çalışıyor. Ekonomik ve sosyal güvenceden yoksun bırakılmayı, yoksullaşmayı, bize dayatılan kimliklerle yaşamayı, güvencesiz- kayıt dışı çalıştırılarak sömürülmeyi, dünyanın bakımı da dahil tüm bakım yüklerini karşılıksız olarak yüklenmek zorunda görülmeyi, şiddet ve istismar tehdidi altında yaşamayı reddediyoruz. Bu sorunlara çözüm üretecek politikalar yapılsın, kadına yönelik şiddetin tüm biçimleri ortadan kalksın istiyoruz. Kadınların eşitlik ve özgürlük sorunu çözülmeden siyasi, medeni, sosyal ve ekonomik haklara erişimden bahsedilemeyeceğinin altını çiziyoruz. Erkek devlet şiddetine, yoksulluğa, emek düşmanlığına, savaşlara karşı barışı, hayatlarımızı ve haklarımızı savunuyoruz şiarını yükseltiyoruz.
Biz Merzifon Kadın Platformu olarak; İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmiyoruz! Güvenceli iş güvenli gelecek talebimizden vazgeçmiyoruz! Örgütlenme özgürlüğümüzden vazgeçmiyoruz! Şiddetsiz bir yaşam, eşitlik, özgürlük, adalet, demokrasi, barış, laiklik mücadelemizden vazgeçmiyoruz! Yaşasın kadınların örgütlü mücadelesi! Sokakları, meydanları, işyerlerimizi terk etmiyoruz! Yaşasın kadın dayanışması!” ifadelerini kullandı.