Amasya’ya şehir girişlerindeki tabelalarda yazan “Bu şehri görmediyseniz, en güzelini henüz görmemişsinizdir” gibi bir slogan gözüne çarpıyor insanın Amasya’ya dışarıdan girerken. Haksız da sayılmaz. Amasya, güzel bir şehir gerçekten. Adeta açık hava müzesi gibi.

İçinden geçen Yeşilırmak şehre ayrı bir güzellik katıyor. Zaten suyun olduğu her yerin ayrı bir güzelliği vardır.

Dağların arasında boylamasına uzayıp giden Amasya gözleri kamaştıran eşsiz bir manzaraya sahip, şehrin panoramik bir görüntüsü var. Ayakta kalmayı başarabilmiş çok sayıda tarihi eseri var. Bu büyük bir şans. Her yerinden tarih fışkırıyor, her köşesinde sürpriz bir güzellik çıkıyor karşınıza. Akıp geçen bunca zaman Amasya’ya biraz insaflı davranmış, hükmünü fazlaca icra etmemiş, tarihten gelen güzelliklere merhamet göstermiş.

Şimdi gelelim madalyonun öbür yüzüne. Değerli okuyucular, Çorum’da doğdum büyüdüm, 58 yaşıma merdiven dayadım. Amasya’yı daha öncesinden biliyorum, Amasya’dan evli olduğum için. Dolayısıyla bayramlarda, seyranlarda, tatillerde Amasya’ya geliyorduk. Ama gezmeye geliyorduk haliyle. Öncesinde misafir gözüyle bakıyormuşum Amasya’ya. Geçen yıl Amasya’ya taşınınca yerleşik birisi olarak bakmaya başladım ister istemez.

Şimdi bana burada “Çorum nasıl?”  diye soruyorlar, Çorum’da da “Amasya nasıl?” diye. Cevabım şöyle; Amasya güzel gerçekten, ama gezmeye güzel, Çorum ise yaşamaya güzel. Gezmeye güzel olduğu, şehre dışarıdan gezmeye gelen hatırı sayılır sayıda misafir görmekten belli oluyor. Ama Çorum’da da bir şehirde yaşadığını hissediyorsun, bir büyük şehir havası var.

Bu müşahedelerimizle Amasya’yı şimdi yöneten ve bundan sonra yönetecek olan değerli idarecilere naçizane bir fikir vermiş olalım.

Evet, dediğim gibi Amasya güzel bir şehir, ama gezmeye. Yaşamaya da güzel olması için biraz makyaja ihtiyacı var. Amasya’da eskinin yenilenmiş yüzü insanın gönlünü ferahlatıp gözlerini kamaştırırken, yeninin eskimiş ve köhnemiş yüzü insanın içini karartıyor. Öncelikle şehrin en işlek ana caddesinin yüzünün bir estetik ameliyata ihtiyacı var. Sonrasında şehrin eski dokularındaki betonlaşma sevdasının başladığı dönemlerde yapılmış ucube görünümdeki gözü yoran, insana kasvet veren binalardan kurtarılması gerekiyor güzelim şehrin. Trafik keşmekeşine çözüm getirilmeli. Şehirde yeşil alan kalmamış, park sayısı yetersiz. Betonlaşma sevdasıyla şehir sanki beton gölüne dönmüş.

Dilimin döndüğü kadar bir şeyler anlatmaya çalıştım, bilmiyorum anlatabildim mi? Gezmeye güzel olan Amasya’nın yaşamaya da güzel olması için işe yarayabilecek görüşler dile getirebilmişimdir umarım.