Zamanın behrinde bir hattat yaşamıştır. Hattat İsmall Efendi. Hattat İsmail elinde kamışı ile tablasının üzerindeki kağıtlara her gün sabahtan akşama kadar sürekli hat yazısı yamaktadır.
Bir gün kış yaklaşıyor diye bir çeki odun alıp evinin önüne yıktırır ve odunları yardırmak için mahalleden oduncu geçmesini beklemeye başlar. Kendisi de oduncu gözlemek için evinin önüne oturur, tablasını önüne alıp hat yazısı yazmaya devam eder. O dönemde oduncular irikıyım insanlar arasından çıkmaktadır, iki omuzlarında iki balta mahalle aralarında dolaşarak odun yardıracak müşteri ararlar. Bir çeki odunu iki saatte yarıp karşılığında bir altın alırlar. Hattat İsmail Efendi bekler bekler oduncu geçsin diye, neredeyse akşam olmak üzeredir ama bir tane bile duncu geçmemiştir henüz. Derken sokağın köşesinden bir oduncu görünür. Oduncu yaklaşınca Hattat İsmail bakar ki oduncu ufak tefek birisi, omzunda tek baltası var, üstelik de yaşlıca bir adam. Hattat İsmail içinden “Gepegenç irikıyım oduncular bile bir çeki odunu ancak iki saatte yarabiliyorlar. Bu oduncu hem çelimsiz, hem yaşlı, akşam da olmak üzere, odun yarmayı yetiştiremez” diye geçirerek yaşlı oduncuya seslenmez. Ama ihtiyar oduncu tam Hattat İsmail Efendinin evinin önüne gelince “Efendi, odunlar yarılacak mı?” diye sorar. Hattat İsmail Efendi oduncuya isteksiz isteksiz bakarak “Yarılacak ama akşam olmak üzere. İriyarı genç oduncular bile bir çeki odunu iki saatte ancak yarıyor, sen yetiştiremezsin” der. Oduncu Hattat İsmail’e odununu bir saatte yarıp bitireceğini söyler ve “Ama iki altınını alırım” der. Hattat İsmail itiraz eder “Diğer oduncular bir altına yarıyor” diye. İhtiyar oduncu da “Ama ben bir saatte yarıp bitiririm” deyince Hattat İsmail Efendi razı olur iki altın vermeye hava kararmadan odun yarma işi bitsin diye.
İhtiyar oduncu dediği gibi bir çeki odunu bir saatte yarıp bitirir. Yaracağı odunun bir sağından bakar, bir solundan bakar ve her odunu bir vuruşta yarar.
Hattat İsmail oduncunun iki altını verirken ona sorar bu işin sırrının ne olduğunu. “Gepegenç irikıyım oduncular bile bir çeki odunu ancak iki saatte yararken, sen bu çelimsiz ve ihtiyar halinle bir saatte nasıl yarıyorsun?” diye.
Oduncu da “Söylerim ama iki altınını alırım” der. Hattat İsmail “Olur mu, Bir saat odun yardın iki altın aldın, bir söze iki altın çok fazla değil mi” deyince oduncu “Ama ben sana elli yıllık sırrımı vereceğim” yanıtını verir. Hattat İsmail Efendi bunun üzerine yaşlı oduncuya iki altın daha vermeye razı olur ve oduncunun elli yıllık sırrını öğrenir.
Yaşlı oduncu Hattat İsmail’e sorar. “Gündüz sabahtan akşama kadar hat yazısı yazıyorsun ama söyle bakayım gece hiç rüyanda yazıyor musun?” Hattat İsmail “Hayır gece rüyamda hiç hat yazmıyorum” deyince yaşlı oduncu Hattat İsmail’e der ki “Sen o zaman iyi bir hattat olamazsın. Ben elli yıldır gece rüyamda odun yarıyorum. Onun için her odunu bir vuruşta yarıyorum. Gençlerin iki saatte bitirdiği bir çeki odunu ben onun için bir saatte bitiriyorum.”